Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13770 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 9927 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: KÖRFEZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/02/2012NUMARASI: 2010/585-2012/114Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, münhasıran ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, kısa kararında elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiş, gerekçeli kararda ise ecrimisil açısından hüküm kurulmayarak kısa karar gerekçeli karar çelişkisi oluşturulmuştur.Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve 6100 sayılı Kanun'un 186.(HUMK.nun 376.) maddesine göre, tarafların son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Kanun'un 297. (1086 sayılı Kanun'un 388.)maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ancak, uygulamada söz konusu Kanun'un 294. (1086 sayılı Kanun'un 38l.) maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde 6100 sayılı HMK.nun 298/2.(1086 sayılı Kanun'un 389.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un ve HUMK.'nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri göz ardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, bozma nedenine göre sair hususlar incelenmeksizin hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.