MAHKEMESİ : SÖKE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/12/2012NUMARASI : 2008/125-2012/580Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1935 doğumlu miras bırakanın, 11.01.2008 tarihinde öldüğü, 444 ada 7 parsel sayılı taşınmaz için 14.04.2004 tarihinde Alsancak 20.Noterliğinden 9804 yevmiye numarasıyla ölünceye kadar bakım sözleşmesi düzenlediği, 26.08.2005 tarihinde davalı Gülten'in bakım sözleşmesi uyarınca tapuda adına intikali yaptırdığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19 (BK m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında; miras bırakanın yatalak olduğu, davacı kızlarıyla bir dargınlığının bulunmadığı, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin yapıldığı 14.04.2004 tarihi ile miras bırakanın ölümüne kadar ki süre zarfında davalının bakım borcunu yerine getirmediği iddiasıyla bir dava açılmadığı, artık bu durumda miras bırakana davalı tarafından bakıldığının kabul edilmesinin zorunlu olduğu gözetildiğinde, temlikteki asıl amacın mirasçılardan mal kaçırmak değil gerçek bir ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı olduğu şeklinde değerlendirilmelidir. Diğer taraftan, kural olarak tüm malvarlığının veya buna yakınının temlikinde muvazaadan söz edilebililirse de bakım alacaklısının kendisiyle ilgilenilmesi ve ihtiyaçlarının kısmen veya tamamen karşılanmasını teminen verebileceği tek taşınmazını devretmesindeki amacın bakılmak değil mal kaçırmak olduğu şeklindeki görüş, gerçekten tek taşınmazı olan kişilerin ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapamayacakları sonucunu doğurur ki bunun yasanın teminatı altındaki akit yapma serbestisi ile bağdaşmayacağı kuşkusuzdur.Öte yandan, ölünceye kadar bakım sözleşmeleri ivazlı akitlerden olup bu tür temliklerde tenkis hükümlerinin de uygulanamayacağı açıktır.Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.