MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/03/2007NUMARASI : 2002/191-2007/151Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı Y.K.kendisinden mal kaçırmak amacıyla 1676 sayılı parsel taşınmazdaki 1 nolu dairesinin intifa hakkını uhtesinde bırakıp, çıplak mülkiyetini oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalı, satışın gerçek olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, miras bırakanın yaptığı temliki işlemin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden;tarafların ortak miras bırakanı Yusuf Kenan'ın kayden malik olduğu 1676 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümünün intifa hakkını uhtesinde bırakmak suretiyle çıplak mülkiyetini 17.9.1993 tarihinde davalıya temlik ettiği murisin ölümü ile davalının tam mülkiyet sahibi olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, miras bırakanın yapmış olduğu bu temlikin kendisinden mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri toplumsal eğilimleri, olayların olağan ve akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlandırılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, tarafların miras bırakanın çocukları olduğu ve murisin zengin ve varlıklı bir kişi olup, mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı gibi taşınmazın gerçek değeri ile akitteki değeri arasında aşırı fark bulunduğu, öte yandan davalının satış bedelini ödediğinin de kanıtlanamadığı dosya kapsamıyla sabittir.O halde değinilen bu olgular yukarıdaki ilkelerle birlikte değenlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.