Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1365 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2381 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KARS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2013NUMARASI : 2013/165-2013/456Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, elbirliği halinde maliki olduğu 331 ve 405 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalının, doğrudan gelir desteği ödemesi yapılacağı vaadiyle tapu müdürlüğüne götürmek ve kandırmak suretiyle temellük ettiğini ileri derecede işitme kaybı olup, yaşlılıktan kaynaklanan rahatsızlıkları nedeniyle kolayca kandırılabilecek durumda olduğunu ileri sürerek tapu iptali-tescil istemiştir.Davalı, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.331 ve 405 parsel sayılı taşınmazlardaki davacı paylarının 19.03.2013 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiğ kayden sabittir.Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; mahkemece yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeler ve noksan soruşturma ile yetinilerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları bu sebeple yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.