Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1365 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 459 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : AKYURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2012NUMARASI : 2011/196-2012/90Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı İ.P.tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı şirket dava dilekçesinde; davalı İ.'e ait başka bir taşınmaz bıkamından anlaşma yapılmasına karşın yanlışlıkla çekişme konusu tarla vasıflı, 94 parsel sayılı taşınmazı, 31.12.2008 tarihinde, davalı İ.P.den satın aldığını, böylelikle şirket adına sicil kaydının oluştuğunu, iradenin fesada uğratıldığının tescil işleminden sonra yapılan incelemede anlaşıldığını, üzerinde anlaşılan taşınmaz ile temellük edilen taşınmaz arasında değer farkı bulunduğunu, vekil ile şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, vekil hakkında açılan kamu davasının yargılaması sırasında davalı M.'nın aldığı tüm paraları ve bonoları iade ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davalı İbrahim adına tesciline, tescil sırasında yapılan tüm masrafların (tapu harç ve sair ) Maliye Bakanlığı tarafından davacıya iadesine isteğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 94 parsel sayılı taşınmazın davalı İ.P.adına kayıtlı iken vekil kıldığı, emlakçılık işi ile iştigal eden diğer davalı M. Ç. tarafından davacı şirkete 1.100.000 TL. bedelle, 16/09/2008 tarihinde satış yoluyla temlik edildiği, Ankara 33. Noterliğinde düzenlenen 19/01/2009 tarih, 1192 yevmiyeli ihtarname ile "üzerinde anlaşılan taşınmaz dışında bir taşınmazın temlik edildiği ve değerinin çok üstünde bedel ödendiği" belirtilerek ödenenlerin iadesinin istenildiği, öte yandan şirket yetkilisi ve akitte vekil olarak hareket eden davalılardan M. Ç. hakkında yapılan suç duyurusu üzerine şirket yetkilisi hakkında takipsizlik kararı verilirken M. Ç.hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dolayı Ankara Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığı, ceza davasının yapılan yargılaması sonucunda 201/131 Esas, 2011/50 sayılı kararla yeterli delil elde edilemediğinden beraatine karar verildiği, davalılardan İ.P.'in ilk celsede davayı kabul etmekle birlikte temlik işleminde bir kusuru olmadığından yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan olgu ve olayların akışından özellikle davalı İ. P.in kabul beyanı gözetildiğinde kural olarak davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ne varki, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin tahsili bakımından akde vekil sıfatı ile katılan M.Ç.yanında diğer davalı İ. P.'in de sorumlu tutulmasında aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca; davalı i. P.'in yargılama giderleri ile 04.09.1957 tarih, 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalı İ. P.'in bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.