Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13635 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11811 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/10/2013NUMARASI : 2012/112-2013/490Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..... 'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, anneleri B....e A.....'ün maliki olduğu 7,31 ve 32 nolu bağımsız bölümleri davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, Bahriye'nin işlem tarihlerinde ehliyetsiz olduğunu ve vesayet altına alınması için dava açıldığını ileri sürerek tapu iptali ile Bahriye Akgül adına tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı Ahmet, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yanıt vermemişlerdir.Mahkemece, B.... A......'ün sağ olduğu gerekçesi ile aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nun 51. maddesinde (1086 sayılı HUMK'nun 38. mad.) dava ehliyeti dava şartı olarak benimsenmiştir. Öte yandan 3.3.1993 tarih 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında da dava şartlarının davanın açıldığı tarihten, hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Hakim, davanın başında dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır. Ne var ki, dava açılırken bulunmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde dava ekonomisi yönünden davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Diğer bir deyişle; yargılama sırasında dava şartı noksanlığı ortadan kalkarsa 6100 sayılı HMK'nun 30. maddesindeki usul ekonomisine ilişkin düzenleme karşısında davanın reddedilemeyeceği kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; eldeki dava açılmadan önce davacıların sağ olan annesi B... A......'ün kısıtlanması için dava açıldığı, yargılama sırasında Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/1991 esas 2012/244 sayılı kararı ile Bahriye Akgül'ün TMK'nın 405. maddesi uyarınca vesayet altına alındığı, kendisine dava dışı kızı T... A....'ün vasi atandığı anlaşılmaktadır../..Öte yandan; davacıların, vasi ve kısıtlıyı hasım göstermek suretiyle açtığı ayrı bir dava sonucunda, Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/162 esas 2013/966 sayılı kararı ile kısıtlı Bahriye Akgül ile vasi arasında menfaat uyuşmazlığı olacağı gerekçesi ile eldeki tapu iptal ve tescil davasında kısıtlıyı temsil etmek üzere Av. Ü.. Ö..'un TMK'nın 426/2 maddesi uyarınca kayyım olarak atandığı ve kayyımın davayı takip ettiği görülmektedir.Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler somut olgularla birlikte değerlendirildiğinde, yargılama sırasında dava şartının tamamlandığı gözetilerek işin esası hakkında araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.