Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13635 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12161 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: MUDANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/09/2010NUMARASI: 2006/684-2010/323Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı Hazine'nin taşınmazla ilgisinin bulunmadığı gerekçesi ile Hazine yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, davacı ve davalıya ait olan yerlerin kadastro tespiti sonrasında karşılıklı olarak yanlış yazıldığı gerekçesi ile 96 parselin davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı adına, davacı adına kayıtlı 151 parsel sayılı taşınmazın ise tapusunun iptali ile davalı adına tesciline ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile kayyım vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı; 1986 yılında N... E... Mirasçılarından satın aldığı 8800 m2 olan 1436 parsel (yenileme ile 151 parsel) sayılı taşınmazın tapulama çalışmaları sonunda tapu kütüğünde bir sayfa sonra gelen davalıya ait ve gerçekte 3400 m2 olan 1437 parsele (yenileme ile 96 parsel) hata sonucu yazıldığını, bunun sonucu tapu kaydında adına kayıtlı 1436 parselin 3400 m2, davalı adına kayıtlı 1437 parselin ise 8800 m2 olarak gösterildiğini, kadastro yenileme çalışmaları sırasında bu yanlışlığın giderilmemiş olması sebebi ile Hazine aleyhine açtığı davasından vazgeçtiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında davacının talebi üzerine Hazinenin davaya dahil edildiği, öte yandan tapulama komisyon kararı içeriğine göre kadastro tespiti sırasında ölü olduğu anlaşılan davalı A... H... A...'ın açık kimlik bilgilerinin saptanamaması ve mirasçılarının kim olduğunun belirlenememesi sebebi ile Mudanya Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.04.2009 tarih, 2009/166 Esas, 2009/230 sayılı kararı ile anılan şahsa mal müdürünün kayyım tayin edilerek, kayyımın davada yeralmasının sağlandığı görülmektedir. Mahkemece, davalı Hazine'nin taşınmazla ilgisinin bulunmadığı gerekçesi ile Hazine yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, davacı ve davalıya ait olan yerlerin kadastro tespiti sonrasında karşılıklı olarak yanlış yazıldığı gerekçesi ile 96 parselin davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı adına, davacı adına kayıtlı 151 parsel sayılı taşınmazın ise tapusunun iptali ile davalı adına tesciline karar verilmiştir. Gerçekten de; Tapulama Komisyonunun 04.07.1977 tarihli kararı ile Mudanya Tapulama Mahkemesi'nin 06.05.1985 tarih, 1977/104 Esas, 1985/12 sayılı kararı neticesinde; teknik bilirkişi M... Ö... tarafından düzenlenen 07.06.1977 tarihli rapor ve krokisinde (G) ve (F) harfleri ile işaretli toplam 8800 m2 olan bölümlerin Ş... A... ve N... E... Adına, aynı krokide (E) harfi ile gösterilen 3400 m2 yerin ise davalı A... H... A... adına tesciline karar verildiği, anılan kararlar doğrultusunda 03.11.1986 tarihli " Kadastro Gören Yerlerde Yapılacak Düzeltme ve Değişiklik İşlemleri için Beyannamesinin " düzenlendiği, ne var ki, atıf yapılan krokide (E) harfi ile gösterilen geometrik bölümün 1436 parsel numarası ile davacının bayileri adına, (G) ve (F) harfleri ile gösterilen birbirine bitişik bölümlerin ise 1437 parsel numarası ile davalı adına kayıtların oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeye konu 96 parsel (eski 1437 parsel) sayılı taşınmazın davacıya, 151 parsel (eski 1436 parsel) sayılı taşınmazın ise davalı A... H... A...'a ait olduğunun saptanmak, öte yandan davacı vekilinin son oturumdaki hatalı yazılan 151 parselin de davalı adına kaydedilmesi yönündeki beyanı da gözetilmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekili ile kayyım vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Tarafların öteki temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda; çekişme konusu taşınmazların tesciline dayanak belgelere aykırı biçimde sicil oluşturulması Tapu Sicil Müdürlüğü'nün hatasından kaynaklandığından Tapu Sicil Müdürlüğüne izafeten Hazineye husumet düştüğü halde, hazine hakkında husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmadıği gibi, Hazine yararına vekalet ücretinin hüküm altına alınmış olması da doğru değildir.Öte yandan; keşfen belirlenen çekişme konusu taşınmazın değeri üzerinden harç ikmali yapılmamış olması sebebi ile dava dilekçesinde gösterilen ve harcı yatırılan dava değeri üzerinden davacı taraf yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile keşfen belirlenen değer üzerinden davacı taraf yararına fazla vekalet ücretine karar verilmiş olması da isabetsizdir.Davacı vekili ile kayyım vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.