Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13631 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10427 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KORKUTELİ SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2012NUMARASI : 2012/47-2012/620Yanlar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Talep, tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle dava konusu taşınmazlarda davacının kendisi ve murisleri Kemal ile Havvana bakımından sicil kayıtlarındaki soy isimlerinin nüfus kayıtlarına uygun tescil edilmediği saptanarak bu kişiler bakımından yazılı şekilde talebin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. İlgili Tapu müdürlüğünün bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA.Davalı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince, bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturmakta olup, bu tür talepleri tapu maliki ile tapu malikinin mirasçıları isteyebilirler.Eldeki davada ise, davacı Y... Beldesi 846, 848, 877, 882, 1106 ve 1110 parsel sayılı taşınmazlarda kendisi ve mirasbırakanları H... ve K... dışında kardeşleri olan N... ve D...'un da '' D...'' olan soy isimlerinin '' Dalar'' ve '' Dolma'' olarak yazıldığını ileri sürerek, bu yanlışlıkların düzeltilmesi isteğinde bulunmuş, mahkemece de D... D... ve N...'nin mirasçısı olan K... D... dahili davacı sıfatıyla davaya dahil edilerek, beyanları alınmak suretiyle 1106 ve 1110 parseller bakımından talebin kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki, kardeşleri hakkında davacı İ...'in dava açma sıfatı bulunmamakta olup, başlangıçta kendileri bakımından usulüne uygun biçimde dava açılmayan kişilerin sonradan dahili davacı olarak yargılamaya katılmaları suretiyle haklarında hüküm tesisi doğru değildir.O halde, davacının kardeşleri N... ve D... hakkındaki taleplerde davacının taraf sıfatı bulunmadığından talebin reddi gerekirken, yazılı şekilde talebin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.