MAHKEMESİ: GÖLBAŞI(ANKARA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 06/09/2011NUMARASI: 2003/974-2011/660Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve asli müdahil tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkin olup yargılama sırasında Hazine davaya müdahil olmuştur. Mahkemece; dava TMK'nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptal ve davası olarak nitelendirilerek kayıt maliki davalının iyiniyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 411 ve 416 parsel sayılı taşınmazların 25.07.1953 tarihli kadastro çalışmalarında tapu kaydına dayalı olarak ölü olduğu belirtilmek suretiyle "V.oğlu K." adına tespit ve tescil edildiği, 06.11.2000 tarihinde tayıt malikinin adının " A.V." olarak tashih edildiği, aynı tarihte dava dışı kişiler adına intikalinden sonra, vekil kılınan S. E. tarafından 07/11/2000 tarihinde H. Ö.'e, onun da 31/01/2001 tarihinde davalı S. K.'a satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacıların; mirasbırakanları K.adına olan çekişmeli taşınmazların davalı üzerindeki sicil kaydının, gerçek dışı hazırlanan isim tashihi ve veraset ilamlarına dayalı olarak intikali sağlandıktan sonra davalılara satış yoluyla temlik edildiğini, sicil kaydının dayanağı olan belge ve ilamların sahte olduğunu, taşınmazların kendi miras bırakanlarına ait olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları, yargılama sırasında Hazine’nin tespit malikinin mirasçısız öldüğü ve taşınmazın Hazine adına tescili gerektiği iddiası ile davaya müdahil olduğu, çekişme konusu taşınmazın tashih, intikal ve temlik işlemlerine dayanak belgelerin sahteliği ile ilgili olarak Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesine açılan 2002/114 (Bozmadan sonra 2009/226E.) sayılı davanın mahkumiyetle sonuçlandığı ve hükmün derecattan geçmek suretiyle 13/09/2011 tarihinde kesinleştiği, sonuçta dava konusu ve dava dışı pek çok taşınmazın temlikine dayanak olan belge ve ilamların sahte olduğunun kesinleşen mahkeme ilamı ile sabit olup, temliklerde vekil sıfatı ile hareket eden sanık S.E.'nin sahtecilik eyleminden cezalandırıldığı, öteyandan Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/2046 Esas sayılı hasımlı veraset ilamı davası açıldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan somut olgular birlikte değerlendirildiğinde, davacıların, anneleri H. M.'in kocası K. E.'ten dolayı kayıt maliki K.'in mirasçısı olduklarını, kaydın intikaline esas alınan veraset ilamında miras bırakanları annelerinin ve kendilerinin mirasçı olarak gösterilmediklerini bildirdiklerine göre, intikale esas alınan mirasçılık belgesinde davacılar ve miras bırakanlar yer almadıklarından, iddianın açıklığa kavuşturulabilmesi, diğer bir anlatımla ketm-i verese olgusunun bulunup- bulunmadığının anlaşılabilmesi, böylece davacıların davada sıfatlarının bulunup bulunmadığı, kayıt maliki K....den alınacak veraset ilamı ile belirlenecektir.Ne var ki, mahkemece davacıların kayıt maliki ile irs ilişkileri araştırılmadığı gibi hasımlı açılan ve halen derdest olan veraset ilamının sonucu beklenmeden karar verilmiştir.Hal böyle olunca, sahtecelik olgusu kesinleşen ceza dosyası ile sabit olduğuna göre davacılar tarafından açılan ve müdahil Hazinenin de taraf olduğu anlaşılan Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/2046 Esas sayılı mirasçılık belgesinin sonucunun beklenmesi, veraset ilamı alındığında davacıların kayıt maliki K.le irs bağlantılarının bulunup bulunmadığı ve sıfatları üzerinde durulması, davalılardan S.K. ikinci el konumunda olduğundan ceza davasının içeriği, kayıt maliki davalının yargılama aşamasındaki beyanları ve tüm deliller gözetilmek suretiyle iktisabının iyiniyetli olup-olmadığının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacılar ve müdahil Hazine’nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.