Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1361 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13049 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : ADALAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/03/2009NUMARASI : 2008/156-2009/49Taraflar arasında görülen davada;Davacı, mülkiyeti idareye ait 79 ada 6 parsel sayılı taşınmazı davalının ev ve bahçe yapmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine, muhtesatın yıkımına ve 5.130,00 YTL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı davalının yapılanmak suretiyle işgal ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ....raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kayden davacıya ait çaplı taşınmazı yapılanmak suretiyle işgal ettiği belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Tarafların öteki temyiz itirazlarına gelince; davadaki istek taşınmazın aynına ilişkin olup, 492 sayılı Harçlar Yasasının 1 sayılı tarifesinde öngörüldüğü üzere nisbi harca tabi olan davalardandır. Diğer taraftan, 5737 sayılı yasanın 77. maddesinde “Vakıflar idaresinin tüm iş ve işlemleri her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır” hükmünü öngörmekte ise de, anılan muafiyet idari işlemlere ilişkin bulunup, yargı harçlarını kapsamadığı tartışmasızdır. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 tarih, 18-777 esas ve 788 karar sayılı kararı ile de vakıfların harca tabi olduğu kabul edilmiştir. O halde; davanın niteliği gözetildiğinde öncelikle Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası gereğince öngörülen harçlar tamamlanmadıkça davanın sürdürülmesine olanak yoktur. Zira, Harçlar Yasasının 30-32. maddeleri ile harç ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı öngörülmüştür. Buna göre, öncelikle harçların ikmal edilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru değildir.Kabul tarzı itibariyle de, taşınmazı haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın kullanan fuzuli şagilin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı ecrimisil olup, en azı kira geliri, en fazla gelir kaybıdır. Bunun ise, mahallinde yapılacak uygulama neticesinde ve Bakanlar Kurulunun 18.5.1994 tarihli kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğünün 42. maddesi düzenlemesinin de dikkate alınarak belirleneceği açıktır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı idarece takdir edilen ecrimisilin uygun bulunduğu kanaati dışında bir açıklamaya yer verilmediği görülmektedir.Bu durumda, mahkemece bu konuda yeterince araştırma yapılıp, uygulamayı gösterir, denetlemeye elverişli rapor alındığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca; mahkemece, noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmesi doğru olmadığı gibi, istek gözetilmek suretiyle hükmedilen ecrimisile haksız fiilin ika edildiği (fuzuli işgale başlandığı tarih) tarih itibariyle kademeli olarak faiz tahakkuku gerekirken ,dava tarihinden itibaren faizin hüküm altına alınmış olması doğru değildir. Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.