MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/10/2013NUMARASI : 2011/421-2013/400Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, babaları olan ortak mirasbırakan ......................nin maliki olduğu 296 ada 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarını muristen alacaklı olan oğlu davalının yaptığı icra takibi sonucunda alacağına mahsuben ihalede aldığını,kat irtifakı tesisi ile 230 ada 30 parselde bulunan 1, 7, 8 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiğini, ancak yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, murisin borçlarını ödemesi karşılığında muristen senet aldığını,murisin kendisine olan borcunu ödememesi üzerine hakkında senede dayalı olarak takip yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.11.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat .................... ile temyiz edilen vekili Avukat................. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...................... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ile tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; 1896 doğumlu mirasbırakan İbrahim Kumkale'nin 14.11.1965 tarihinde öldüğü,murisin adına cilt 113, sayfa 129, sıra 31, Nisan 1945'de kayıtlı taşınmazını muristen alacaklı olan oğlu davalının Keşan İcra Müdürlüğünün 1965/262 Esas sayılı dosyası üzerinden yaptığı icra takibi sonucunda alacağına mahsuben ihalede alarak taşınmazın cilt 242, sayfa 17, sıra 65, 08.12.1966'da kayıtlandığı, 19.11.1970 tarihli kadastro sırasında 296 ada 7 parsel olarak davalı adına tespit ve 10.12.1973 tarihinde tescil edildiği, 19.11.1970 tarihli kadastro sırasında 296 ada 9 parselin de senetsizden dava dışı belediye adına tespit edildiği, tespite davalının 02.03.1973 tarihinde itiraz ettiği ve 09.05.1973 tarihli komisyon kararı ile "7 parsele ait taşınmazın tapusunun ön cihetinin kapanmış yolu okuması ve bu yolun da Keşan Belediye Encümeninin 02.11.1967 tarih 793 sayılı kararı ile itiraz sahibi Ahmet Kumkale'ye satıldığı, satış bedeli olan 609 Liranın da 14.11.1967 tarih 237205 sayılı Ziraat Bankası makbuzu ile tahsil edilerek tamamen tasarrufuna geçtiğinden bahisle" davalı adına tespit ve tesciline karar verildiği ve 10.12.1973 tarihinde davalı adına tescil edildiği,7 ve 9 parsel sayılı taşınmazların tevhit işlemi ile 21.04.2010 tarihinde 296 ada 30 parsel olduğu ve davacı adına 38549/42642 pay tescil edildiği, 29.09.2010 tarihli kat irtifakı tesisi ile 30 parselde bulunan 1, 7, 8 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; muris muvazaasına dayalı davaların açılması kural olarak bir süreye tabi değilse de, mirasbırakanın tesbit tarihinden önce ölmesi halinde hakkın mirasbırakanın ölümü ile doğduğu gözetilerek tesbitin kesinleşmesinden itibaren 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınacağı kuşkusuzdur. Somut olayda tarafların mirasbırakanları İbrahim 14.11.1965 tarihinde ölmüştür. Dosyaya getirtilen kadastro tesbit tutanak suretlerinden davaya konu taşınmazların tespitinin 1973 yılında kesinleştiği, dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği sabittir.Öte yandan,9 parsel sayılı taşınmaz yönünden mirasbırakanla ilgisinin bulunmadığı, belediye'nin satışı ile davalı adına tespit ve tescil edildiği anlaşıldığından sözü edilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı da tartışmasızdır.Öyle ise;yukarıda açıklanan gerekçeler ile sonucu itibariyle doğru olan ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacılar vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 3.40.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.