Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13556 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 7584 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/03/2012NUMARASI : 2010/140-2012/73Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan M... N... B...’ın çekişme konusu 481 parsel sayılı taşınmazı 20.04.1999 tarihli akitle M... E... O...’a, ondan 26.07.1999 tarihli akitle M... M...’ye, ondan 25.07.2002 tarihli akitle M... K...’a, ondan 04.03.2009 tarihli akitle S... O...’a, ondan da 28.10.2009 tarihli akitle kızı davalıya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğu söylenemez.Dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarından davalı S... O....’a kadar yapılan temliklerin birbirini tanıyan kişiler arasında yapıldığı, ara maliklerin taşınmazı hiç kullanmadıkları açıktır. Ne var ki, mahkemece çekişme konusu taşınmazın satışının gerçek satış olup olmadığı, murisin terekesinden para çıkıp çıkmadığı belirlenmemiş, davalının savunması üzerinde durulmamış, gerçekten Şile ve Üsküdar’da taşınmazlarını satıp satmadığına ilişkin kayıtlar temin edilmemiş, çekişme konusu taşınmazın 1999 ila 2009 yılları arasında vergilerini kimin ödediği saptanmamış ve ara maliklerden Samet Okul’un kim olduğu, iyi niyetli üçüncü kişi olup olmadığı belirlenmemiştir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm tesisi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.