Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13546 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8534 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasında görülen davada; Davacı, paydaşı olduğu 5 parsel sayılı taşınmazdaki diğer paydaş olan davalının açtığı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, ortaklığın satışı suretiyle giderilmesine karar verildiği ve yapılan satış sonucunda davayı açan ve paydaş olan davalının taşınmazı satın aldığını, ancak davalının o davada sahte adresler bildirmek suretiyle kendisine yapılan geçersiz tebligatlar sonucunda davanın görülüp sonuçlanmasını sağladığını, sahtecilik sonucunda yapılan tebligatlar nedeniyle davadan ve satıştan haberinin olmadığını ileri sürerek, iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Berna Dizdaroğulları Koç'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. KARAR Dava, yolsuz tescil nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ve davalının çekişme konusu 5 parsel sayılı taşınmazda paydaş iken, davalı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilip kesinleşmesi üzerine yapılan ihale ile davalı adına cebri satış suretiyle sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Gerçekten de, çekişme konusu taşınmazda taraflarla birlikte dava dışı paydaşların bulunduğu, davalı tarafından davacı dahil, diğer paydaşlar aleyhine 1.9.1997 tarihinde ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, davacının adresinin ise diğer paydaşlardan birisinin adresi olarak gösterilip, o adrese yapılan tebligatar sonucu 26.10.2000 tarihinde ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilip, kararın kesinleştiği, eldeki davanın davacısı tarafından açılan yargılamanın yenilenmesi talebinin de reddedilip kesinleştiği dosya kapsamı ile sabittir. Davacı, yargılamanın iadesi istekli davada; ortaklığın giderilmesi davasında kendisine yapılan tebligatların usûlsüz olduğunu ileri sürmüştür. Eldeki davada ise, ihalenin dayanağını teşkil eden işlemlerinin iptalini değil, oluşan sicil kaydının yolsuz olduğu iddia etmiştir. Öyle ise, eldeki davanın yolsuz tescil nedenine dayalı olduğu tartışmasızdır. Olayda, İ.İ.K.'nun 134.maddesinin tartışılması gerekmektedir. Bilindiği üzere, davacının İcra İflas Kanununun 134.maddesi hükmüne göre, ihalenin feshini isteyebileceği kuşkusuzdur. Bunun yanında, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve tescil davası açmasına da yasal bir engel mevcut değildir. Böyle bir davada, takibe esas teşkil eden borç ilişkisinin doğru olup olmadığı, buna dayalı takibin usulunü uygun yapılıp yapılmadığı ve davalının değinilen aşamalarda usul ve yasaya aykırı bir katkısının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Oysa, mahkemece böyle bir araştırma yapılmış değildir. Noksan soruşturmaya dayanılarak hüküm kurulması isabetsidir. Hal böyle olunca, açıklanan hukuki sebebe dayalı davanın dinlenme olanağı bulunduğu dikkate alınarak, yukarıda açıklandığı şekilde incelemenin yapılması soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ve eksik soruşturma ile karar verilmesi doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.