Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13527 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9907 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: DİYARBAKIR 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/04/2013NUMARASI: 2012/1683-2013/588Yanlar arasında görülen tapu kaydındaki kişi ile mirasçılık belgesindeki kişinin aynı kişi olduğunun tespiti davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı İdare tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu,açıklamaarı dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu kaydının malik hanesindeki kişi ile mirasçılık belgesindeki kişinin aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı dava dilekçesinde; çekişmeli 289 ada, 9 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki Feyzullah kızı, Hanım İpek mirasçısı olduğunu, taşınmazın mirasçıları adına intikali için yaptığı başvurunun adı geçen kişinin kimlik bilgilerine ulaşılamadığı gerekçesiyle reddedildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Hemen belirtilmeledir ki; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. ./..3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında ; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki; dava konusu 289 ada, 9 parsel sayılı taşınmazın 28/01/1953 tarihli, kadastro tespit çalışmaları sırasında tapu kaydına dayalı olarak F... kızı, H... İ... adına tespit ve tescil edildiği tescilin dayanağının 09/03/1943 tarihli satış akdi olduğu, taşınmazın mirasçılarına intikali amacıyla yapılan başvuruda anılan kişinin nüfus kaydına ulaşılamadığından intikal işleminin yapılamadığı, Kimlik Bilgileri Arşiv Kaydında 1964 tarihinde Diyarbakır Noterliğinde "F... kızı, H... İ..." tarafından verilen vekaletnameye göre Diyarbakır Nüfus Müdürlüğünce "E...– Y... köyü, Hane no: ... , cilt: ..., sayfa no ...'de kayıtlı olduğunun bildirildiği" gözetilerek gerek E... gerekse daha önce bağlı olduğu Dicle Nüfus Müdürlüğünden tapu kaydında yazılı F... kızı, H... İ... ile davacının miras bırakanı H... İ...'in aynı kişi olup olmadığının tespiti amacıyla nüfus kimlik bilgilerinin sorgulandığı ancak araştırmadan sonuç alınamadığı, F... kızı, H... İ... adlı bir kişinin kaydına rastlanmadığının bildirildiği, zabıta araştırmasında da hükme yeterli bilgi edinilemediği halde tanık anlatımlarına dayalı olarak davanın kabul edildiği görülmektedir.Hal böyle olunca;çekişmeli taşınmazın tescil dayanağı olan 09/03/1943 tarihli satış akdine ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilip değerlendirilmesi, Diyarbakır Nüfus Müdürlüğünden nüfus kayıt bilgilerinin araştırılması, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak çekişme konusu taşınmaz maliki F... kızı, H... İ...'in davacının miras bırakanı H... İ... olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.9.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.