Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13526 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9473 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : GİRESUN 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2012 NUMARASI: 2012/384-2012/910 Yanlar arasında görülen kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar ilişkin olarak verilen karar davalı Tapu Müdürlüğü tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava; tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Tapu Müdürülüğü tarafından temyiz etmiştir.Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; dava konusu 305 ada, 49 parsel sayılı taşınmazın 28/11/1968 tarihli, kadastro tespit çalışmaları sırasında 24/11/1944 tarih, 67 sıra, 27/08/1962 tarih, 37 sıra nolu tapu kayıtlarına dayalı olarak "İ... T..." mirasçıları adına tespit ve tescil edildiği, davacının İ... T... mirasçılarından İ... T...'nun mirasçısı olduğu, dava dilekçesinde nüfus kaydında A... ve S...'den olma, 1320 doğumlu, 25/06/1962 doğumlu, İ... T...'nun soyadının, kadastro tespit çalışmaları sırasında yanlışlıkla " T... " olarak yazıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Öncelikle belirtmek gerekir ki; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Yasanın 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4 -İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu 305 ada, 49 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit çalışmalarında tespit ve tescil işleminin dayanağı tapu kayıtlarının getirtilmediği, mirasbırakanı olduğunu iddia ettiği A... kızı, İ... T...'nun nüfusa kayıtlı olduğu yerin Nüfus Müdürlüğünden davacının mirasbırakanı ile aynı kimlik bilgilerine sahip birden fazla kişinin tespit edildiği ( Giresun ili, Ç... Köyü, A... kızı, 1909 doğumlu, İ... T... ile Ç... köyü, A... kızı, 1906 doğumlu, İ... T..., H... Mahallesi, A... kızı, 1904 doğumlu, İ... T... ve G... Mahallesi, A... kızı,1904 doğumlu, A..., tespit malikinin kimliğinin açıklığa kavuşturulması bakımından kimlik bilgileri tespit edilen kişiler sağ ise kendilerinin, ölü iseler mirasçılarının duruşmaya davet edilerek taşınmaz bakımından hak iddia edip- etmediklerinin saptanmadığı, taşınmazın bulunduğu mahalde keşif yapılmadığı anlaşılmaktadır.O halde; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde tespit tutanağının dayanağı tapu kayıtlarının getirtilmesi, mahallinde keşif yapılarak; dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişilerin veya mirasçılarının dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup-bulunmadığının kendilerinden sorulması, çekişmeli taşınmazın halen kim veya kimlerin zilyetliğinde olduğunun, tanıklar ve varsa tespit bilirkişilerin taşınmaz başında dinlenerek duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, varılacak sonuç çerçevesinde mülkiyet aktarımına yol açmayacak şekilde karar verilmesi , tespit edilen kişilerin hak iddia etmeleri karşısında bu hususun ayrı bir dava konusu olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği gözetilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı Tapu Müdürlüğünün bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.