Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13500 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11543 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : AKSARAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2013NUMARASI : 2010/219-2013/1102Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi................ raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;- KARAR- Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmaz ise tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, hile iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle 580 ve 672 parsel sayılı taşınmazlarda davalıya ait payın kısmen iptali ile ¼ 'ünün davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.Davacı; mirasbırakanı İsmail'in kayden paydaşı olduğu 580 ve 672 parsel sayılı taşınmazların Aksaray Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1975/1429 esas 1977/806 karar sayılı ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satışına karar verildiğini, yapılan ihale sonucunda taşınmazların 1/3'er payının oğlu olan davalı adına tescil edildiğini, davalının, okuma yazama bilmemesini ve iyiniyetli oluşunu kullanarak, 1977/6 sayılı izale-i şuyu satış dosyasında taşınmazların satışından kendisi ve çocukları Fahriye, Mahmut ve Kezban payına isabet eden bedelleri almasının satış doyasına haricen bedelin alındığına ilişkin beyan verilerek engellediğini, dava konusu taşınmazlarda pay devrini içeren 10/11/1977 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinin resmi akit olduğu ve 1/3'er payın ¼ ünün kendisine devredildiğinin söylendiğini, yaşlılığı ve cahilliği nedeniyle oğlu davalıya inandığını, bir hafta önce tapu kayıtlarında yaptığı incelemede taşınmazların 1/3 payının tamamının davalı adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazlarda davalı adına kayıtlı 1/3 oranındaki hisselerin ¼ ünün iptali ile adına tescili olmadığı taktirde 10,000,00 TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında bedele ilişkin talebini 10.974,99 TL olarak ıslah ettimiştir.Bilindiği üzere, ; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 39. (818 sayılı BK'nin 31.) maddesi hükmüne göre hata veya hile iddialarının hata ve hileyi öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi zorunludur. Hak düşürücü süre niteliğindeki bu sürenin hakim tarafından re'sen gözetilmesi gereklidir. ./..Somut olaya gelince, davacı, hile iddiasına dayalı olarak açılan davada 10/11/1977 tarihli harici satış sözleşmesine dayanmış, davalı hak düşürücü süresinin geçtiği itirazında bulunmuş ve davacının baştan beri durumu bildiğini ileri sürmüştür.Hâl böyle olunca; dava dilekçesinin içeriği, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamı itibariyle davacının baştan beri durumu bildiği, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.