Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13479 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 9369 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: SANDIKLI SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 01/02/2012NUMARASI: 2011/21-2012/46Yanlar arasında görülen "elatmanın önlenmesi ve alacak davası" sonunda yerel mahkemece dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, elatmanın önlenmesi ve alacak isteğine ilişkindir.Mahkemece; dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu kat irtifakı kurulu, 326 ada, 161 parselde yer alan 5 nolu bağımsız bölümde davacının kayıt maliki olduğu, davalının mülkiyetten kaynaklı bir hakkı bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davacı dava dilekçesinde; çekişmeli bağımsız bölümü 16/07/2010 tarihinde satın alma yoluyla iktisap ettiğini, tahliye yanısıra toplam 1.050,00 TL. kira bedelinin ödenmesi istemi ile Sandıklı Noterliğinin, 27/09/2009 tarih, 7519 yevmiye nolu ihtarname gönderdiği halde davalının gereğini yerine getirmediğini ileri sürüp tahliye ve kira alacağı istekli eldeki davayı açmış, 01/02/2012 tarihli son celsede de "davalı ile aralarında kira ilişkisi olmadığı gibi bayii ile davalı arasında da bir akdi ilişkinin bulunmadığını, ikamet ettiği sürece herhangi bir bedel ödemediğini belirterek tahliye ve ecrimisil isteğini yinelemiştir.Hemen belirtilmek gerekir ki, 04.02.1948 tarih, 10/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere dava açıldıktan sonra davanın konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün olduğu gibi, davanın sebebinde de ıslah olanaklıdır.Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nun 141. maddesinin 2. bendinde (HUMK.'nun 185. maddesinin 2. bendinde); davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini değiştirebileceği kabul edilmiş, 20.7.1999 tarih 1/33 Sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla da HUMK.'nun 87/son maddesi hükmü iptal edilerek müddeabihin arttırabileceği öngörülmüştür.Eldeki davada; davacı davalı ile aralarında kira ilişkisi bulunmadığını belirterek fuzuli işgalden kaynaklı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine dayalı olarak davasını ıslah etmişse de ıslah harcının yatırılmadığı dolayısıyla 6100 sayılı HMK'nun 176. ve müteakip maddelerinde (HUMK.'nun 83 ve müteakip maddelerinde) öngörüldüğü şekilde usulüne uygun bir ıslahın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan; davalının da akdi ilişkiden kaynaklı hukuken korunmaya değer bir üstün hakkı olmadığı, başka bir deyişle davacı ile davalı arasında kira ilişkisinin bulunmadığı açıktır.Hal böyle olunca; davacının kira ilişkisinden kaynaklı tahliye ve kira alacağı isteğinde bulunduğu, Yasada öngörüldüğü şekilde usulüne uygun ıslah yapılmadığı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açık olduğuna göre son oturumda ileri sürülen TMK'nun 683. maddesine dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin dinlenme olanağı bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedendoen ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,21.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.