MAHKEMESİ: BABAESKİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/02/2013NUMARASI: 2011/18-2013/64Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil veya tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde, tenkis isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan K... G...’in maliki olduğu 709, 761, 1274, 2464, 2589 parseller ile 2191 parselin ½ payını 07.05.2004 tarihli akitle oğlu davalı İ...’e; aynı gün bir sonraki yevmiyeli akitle ise, 772, 1189, 1804, 2505, 2588 parseller ile 2191 parsel sayılı taşınmazın ½ payını torunu davalı Ferdi’ye ölünceye kadar bakma koşuluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı vekili, 17.01.2011 tarihli dava dilekçesi ile, miras bırakan K... G...’in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 21, 39, 19, 112, 2464 ve 75 parselleri oğlu davalı İsmail’e, 1 parsel sayılı taşınmazı ise davalı İ... ile torunu davalı F...’ye ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, bakım ihtiyacının bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış olup, dosya kapsamı ile, miras bırakan K... G...’in çekişme konusu 2464 (yenileme ile 103 ada 21) parsel sayılı taşınmazı oğlu davalıİsmaile temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenerek anılan parsel bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; davacı vekilinin, 17.01.2011 tarihli dava dilekçesi ile, miras bırakan K... G...’in mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 21, 39, 19, 112, 2464 ve 75 parselleri oğlu davalı İ...’e, 1 parsel sayılı taşınmazı ise davalı İ... ile torunu davalı F...’ye temliki bakımından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu kayıtlarının iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğiyle eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında verdiği 03.01.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava konusu ettiği taşınmazların ada numaralarını bildirerek 113 ada 1, 155 ada 39, 156 ada 19, 181 ada 112, 188 ada 75, 2464 (yenileme ile 103 ada 21) parseller yanında, miras bırakanın 188 ada 76, 2505 (187 ada 40), 182 ada 61 ve 156 ada 46 parsel sayılı taşınmazları davalı F...’ye temlik ettiğini ileri sürerek aynı iddia ile talepte bulunduğu, ıslah harcını ise yatırmadığı görülmektedir. Mahkemece; 11 parça taşınmaz bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83 ve devamı (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176 ve devamı) maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir Gerek öğreti gerekse Yargıtay, ıslah yoluyla davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini, aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak, bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. ( Yargıtay HGK.lu, 29.06.2011 tarih, 2011/1-364 esas, 2011/453 karar)Somut olayda, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu kayıtlarının iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis davasının konusunu sadece 7 parça taşınmazın oluşturduğu, dava konusu edilmeyen başka taşınmazların hukuken; dava konusu edilen taşınmazlara nazaran ayrı bir müddeabih bulunduğu, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı, eş söyleyişle eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parsellerin ayrı birer müddeabih olmakla, ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği açıktır. Bu bağlamda sadece 7 parça taşınmaz hakkında açılmış davada başta dava edilmeyen 188 ada 76, 2505(187 ada 40), 182 ada 61 ve 156 ada 46 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da karar verilmesi” istemiyle verilen dilekçedeki istemin hukuken “ıslah” olarak kabulüne olanak bulunmadığı, bu yolla ayrı bir dava konusu teşkil eden unsurların mevcut davaya ıslah yoluyla dahil edilemeyeceğinin kabulü gerekir. O halde, davacı vekilinin 03.01.2012 tarihli dilekçedeki talebin, eldeki davada değerlendirilmesine, bu dilekçe hakkında herhangi bir işlem yapılmasına olanak bulunmadığı kuşkusuzdur.Öte yandan; 2464 (yenileme ile 103 ada 21) parsel sayılı taşınmaz dışındaki dava dilekçesine konu edilen taşınmazlar ile miras bırakanın temlike konu ettiği taşınmazların numaraları da farklı olup, mahkemece davalılara ölünceye kadar bakma koşuluyla devredilen taşınmazlar ile dava konusu taşınmazlar arasındaki bu farklılık açıklığa kavuşturulmadan, başka bir deyişle taşınmazlar arasında ilgi kurulmadan sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde 188 ada 76, 2505 (187 ada 40), 182 ada 61 ve 156 ada 46 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, sonradan verilen dilekçeyle dava konusu edilmek istenen bu parseller hakkında da usulünce bir ıslah ya da ayrı bir dava varmış gibi hüküm kurulması doğru olmadığı gibi temlike konu taşınmazlar ile dava konusu taşınmazlar arasında ilgi kurulmadan karar verilmesi de isabetsizdir.Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.