MAHKEMESİ: OSMANİYE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/04/2013NUMARASI: 2012/1357-2013/626Yanlar arasında görülen tapu kaydının düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, dosya içeriğine, toplanan delillere göre, çekişme konusu 328 (yeni 1284) ada 26 parsel bakımından nüfus kaydına uygun olarak tapu kaydının düzeltilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince; dosya kapsamı ile, davacı vekilinin 05.09.2012 tarihli dava dilekçesi ile 328 (yeni 1284) ada 26 parsel sayılı taşınmaz bakımından tapu kaydındaki kayıt malikinin baba adı ve soyadının düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında verdiği 04.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile, 328 (yeni 1284) ada 27 parsel sayılı taşınmaz hakkında da aynı iddia ile talepte bulunduğu, ıslah harcını ise yatırmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; her iki taşınmaz bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir Gerek öğreti gerekse Yargıtay, ıslah yoluyla davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini, aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Vurgulamakta yarar vardır ki, kısmi bir dava açılmışsa, bu davanın kalan kısmı yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabilecektir. Ancak, bir dava konusu bizatihi kendisi davayı oluşturuyor ise, burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmamaktadır (Örn. Bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada, davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil etmekle, bu taşınmazdan başka bir taşınmaz davaya dahil edilmek istenirse bu halde ıslah söz konusu olamayacaktır) Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK.lu, 29.06.2011 tarih, 2011/1-364 esas, 2011/453 karar)Somut olayda, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davasının konusunu sadece 328 (yeni 1284) ada 26 parsel sayılı taşınmazın bizatihi kendisi oluşturmakla; dava konusu edilmeyen başka bir taşınmazın hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı bir müddeabih olduğu, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı, eş söyleyişle eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parselin ayrı bir müddeabih olmakla, ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği açıktır. Bu bağlamda sadece bir parsel hakkında açılmış davada başta dava edilmeyen 328 (yeni 1284) ada 27 parsel sayılı taşınmaz hakkında da karar verilmesi” istemiyle verilen dilekçedeki istemin hukuken “ıslah” olarak kabulüne olanak bulunmadığı, bu yolla ayrı bir dava konusu teşkil eden unsurların mevcut davaya ıslah yoluyla dahil edilemeyeceğinin kabulü gerekir. O halde, davacı vekilinin 04.01.2013 tarihli dilekçedeki talebin, eldeki davada değerlendirilmesine, bu dilekçe hakkında herhangi bir işlem yapılmasına olanak bulunmadığı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde 328 (yeni 1284 ada) 27 parsel bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkeler göz ardı edilerek, sonradan verilen dilekçeyle dava konusu edilmek istenen parsel hakkında da usulünce bir ıslah ya da ayrı bir dava varmış gibi hüküm kurulması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.