Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1345 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11882 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: MANİSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/11/2007NUMARASI: 2007/76-2007/404Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları M.E. adına tapulu taşınmazın bir bölümünün kadastro tespiti sırasında G.N.yatağı içinde kalması nedeniyle tescil harici bırakıldığını, Nehrin eski yatağına çekilmesi nedeniyle taşınmazın tarım arazisi niteliğini tekrar kazandığını ileri sürerek, adlarına tescili ile Hazinenin elatmasının önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır.Davalı Hazine, dava konusu taşınmazın Gediz Nehri altında kalması nedeniyle tespit harici bırakıldığını, nehrin yatak değiştirdiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre geçtiği halde davacılar tarafından imar ihya edilmediğini belirterek, davanın reddini savunmuş, 3402 Sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca 6820.27 m2 alanın Hazine adına tescilini istemiştir.Mahkemece, davacıların davasının reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tescil hükmüne konu olan tescil krokisi kapsamında yer aldığı halde kadastro tespiti sırasında Gediz Nehri’nin suları altında kalması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı ileri sürülen çekişmeye konu bölümün davacılar adına tescili ile elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddi ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen çekişmeli bölüm ile bunun dışında kalıp dava konusu edilmeyen (B) ile gösterilen yerlerin Hazine adına tesciline karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; 24.10.1960 tarihinde açılan tescil davası sonucu Manisa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.4.1961 tarih 1960/670 esas, 1961/273 sayılı kararı ile 4220 m2 lik yerin davacı taraf adına tesciline karar verilerek ilamın krokiye bağlandığı, anılan davada, davalı Hazine’nin taraf olduğu, eldeki davada yapılan uygulama sonucu fenni bilirkişi raporunda sözü edilen tescil krokisinin şekil itibariyle (A) harfi ile gösterilen 4225 m2 lik alanı kapsadığının belirtildiği, anılan tescil ilamına dayalı oluşan tapunun 1967 yılında yapılan genel kadastro tespitinde 3990 sayılı parsele uygulandığı, tespit tarihinde çekişmeye konu yerin Gediz Nehri’nin yatak değiştirmesi nedeniyle su altında kaldığı, sonradan nehrin eski yatağına çekildiği, böylece davaya konu alanın açığa çıktığı, tarım arazisi olarak yararlanılabilecek yerlerden olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda benimsendiği üzere bir yerin kadastro tespiti sırasında tespit dışı bırakılması durumunda 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulama yeri bulmayacağı ve davanın her zaman açılabileceği tartışmasızdır.Zira, anılan hükmün uygulanabilmesi için çekişmeli yerin özel mülkiyete konu teşkil edecek yerlerden olması, hakkında bir tespit yapılmış bulunması ve tutanak düzenlenmesi gereklidir.Ancak, bu durumda öngörülen yasal düzenlemenin uygulama yeri bulacağı kuşkusuzdur. Öyleyse, tapunun mülkiyet belgesi olma niteliğini yitirdiği şeklindeki mahkemenin değerlendirme ve görüşünün yasal ve doğru olduğu söylenemez.O halde, davalı Hazine’nin taraf olduğu diğer bir deyişle Hazine’yi bağlayan kesinleşmiş, tescil ilamına değer verilerek kaydın kapsamında kaldığı saptanan dava konusu fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddine ve Hazine adına tescile karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi, teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile işaretli kısım için açılmış bir dava, karşı dava ya da birleştirilen bir dava bulunmadığı halde, (B) harfi ile işaretli bölüm yönünden 3402 Sayılı Yasanın 18.maddesinden söz edilerek bu bölüm yönünden de Hazine adına tescil kararı verilmiş olması da isabetsizdir.Öyleyse, Hazine’nin tüm temyiz itirazları yerinde değildir, reddine; davacıların temyiz itirazları ise yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.