MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/07/2006NUMARASI : 2002/2640-2006/451Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalı adına kayıtlı 1505 parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre taşınmazın kısmen kıyı-kenar çizgisi kapsamında kaldığının keşfen saptandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmişitr.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, 3621 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının terkini elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 1505 sayılı parselin 69 sayılı ana kadastral taşınmazdan taksimen geldiği ve anılan taşınmazın 1969 yılında yapılan kadastro sırasında tapu kaydına dayalı olarak tespit gördüğü anlaşılmaktadır.Davacı Hazine, taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun kıyı kenar çizgisini belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış; anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda " kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna, ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine" işaret edilmiştir. Somut olayda, idarece 1980 yılında belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi haritasının mahalline uygulanmasıyla yetinilerek buna göre düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınmış, anılan idari kıyı-kenar çizgisinin taraflar bakımından kesinlik kazanıp kazanmadığı hususu üzerinde durulmadığı gibi, ana taşınmazın kadastro tespitinde dayanağını oluşturan tapu kaydının tedavülleri getirtilip, aralarında davacı Hazineyi bağlayan bir kayıt bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.Hal böyle olunca, öncelikle taşınmazın dayanak tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte Tapu Sicil Müdürlüğü’nden getirtilmesi, içlerinde hükmen oluşan bir kayıt bulunduğu takdirde, hükmün Hazineyi bağlayıcı özellik taşıyıp taşımadığı ya da taraflar açısından kesin hüküm teşkil edip etmediği yönü üzerinde durulması ; ondan sonra, üç jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması, yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği üzere idari kıyı-kenar çizgisinin davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması halinde hükme esas alınması, harita düzenlenmediğinin ya da düzenlenip de 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise kıyı kenar çizgisinin, bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcı nitelik kazanmamış haritadan da yararlanılarak belli edilmesi, belirlenen çizginin infazda kuşkuya yer bırakmayacak ve keyfi işlemeye olanak sağlayacak biçimde tapu fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine yansıtılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ve yetersiz uygulama ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.