MAHKEMESİ : TUTAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/09/2012NUMARASI : 2004/35-2012/81Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Asıl dava ve birleşen dava, ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Davacı, kayden maliki olduğu 283 ve 286 parsel sayılı taşınmazları tehdit sonucunda davalılara temlik ettiğini, oğlu Ramazan'ın 02.02.2001 tarihinde davalı Bedrettin tarafından öldürüldüğünü, gıyabi tutuklu olan davalı Bedrettin'in duruşmada aleyhine tanıklık yaptığı için bu sefer kardeşi Cemal'i kaçırdığını ve akrabası davalı Ahmet'in gelerek dava konusu taşınmazları temlik etmezse davalı Bedrettin'in onu da öldüreceğini söylediğini, can korkusu ve yakınlarının zarar görmemesi için devri yaptığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline birleşen davasında aynı davacı, asıl davaya konu taşınmazların muvazaalı olarak davalı Bedrettin'in oğlu davalı Enver'e temlik edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, dava konusu taşınmazların davalı Bedrettin'e ait iken ölüm olayı üzerine davacıya temlik edildiğini, onun da bir süre sonra davalı Ahmet'e devrettiğini, satışların usulüne uygun yapıldığını, irade sakatlığının söz konusu olmadığını, muvazaa iddiasının yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, 22.06.2012 tarihinde işlemden kaldırılan dosyanın üç aylık sürede yenilenmediği gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacının, maliki olduğu 283 ve 286 parsel sayılı taşınmazları 25.07.2003 tarihli akitle davalı Ahmet'e, onun da 03.05.2005 tarihli akitle davalı Enver'e satış suretiyle temlik ettiği, asıl davanın 19.04.2004 tarihinde açıldığı kayden sabittir. ./..Dosya içeriğinden, davanın takip edilmediği için daha önce 27.02.2007 ve 23.10.2007 tarihlerinde iki kez işlemden kaldırılıp, her defasında yenilendiği, daha sonra 02.12.2011 tarihli oturumda davacı vekilinin müvekkiline ulaşamadığını, vekillikten istifa ettiğini beyan ettiği, mahkemece, aynı oturumda vekillikten çekilmenin davacı asile tebliğine karar verilerek 20.04.2012 tarihine duruşmanın ertelendiği, anılan tarihteki celseye istifa eden davacı vekilinin katıldığı, yeniden duruşma gününün 22.06.2012 tarihine bırakıldığı, o tarihteki oturuma ise gelen olmadığından dosyanın işlemden kaldırıldığı, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgeden, 20.04.2012 tarihli vekilin istifasına ilişkin oturuma dair mahkeme zaptının ve Avukat M.... A.. G......'in istifasının davacıya tebliğ edilmediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı asile vekilinin istifasının bildirilmesi gerektiği açık olup, ondan sonra davacı asilin veya yeniden görevlendireceği temsilci huzuru ile davaya devam edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; davacı vekili Avukat M....A.. G....... vekillikten istifa ettiğinin davacı asile tebliğ edilmesi, ondan sonra davacı asil veya yetkilendireceği yeni vekili davayı takip ederse işin esası bakımından hüküm kurulması etmezse usûl hükümlerinin uygulanması gerekirken istifa eden vekil huzuru ile yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.