Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13393 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 9390 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2012NUMARASI : 2011/80-2012/184Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı M...'nın,7057 parsel sayılı taşınmazı 22.04.1991 tarihinde davalıya,4648 parsel sayılı taşınmazı 03.09.2003 tarihinde dava dışı H...,H...'in de 24.05.2004 tarihinde davalıya satış biçiminde temlik ettikleri, 7058 parsel sayılı taşınmaz ise dava dışı kişi adına kayıtlı iken 22.04.1991 tarihinde davalıya satıldığı,7057 ve 7058 parsel sayılı taşınmazların 30.09.1991 tarihinde tevhitle 8928 parsel olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda,miras bırakan tarafından aracı kullanılmak suretiyle davalıya mal edilen 4648 sayılı parsel bakımından iptal- tescil isteğinin kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince; davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782 sayılı; 21.9.1994 tarihli 248/538 sayılı ; 21.12.1994 tarihli 667/856 sayılı; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Somut olayda, 3.kişiden davalı tarafından satın alınan 7058 sayılı parsel bakımından 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama olanağı yoktur.Ne varki,miras bırakan tarafından davalıya satış suretiyle temlik edilen 7057 sayılı parsel,7058 sayılı parselle tevhit edilerek 8928 sayılı parsel olmuştur.Hal böyle olunca; 7057 sayılı parsel miktarı,8928 sayılı parsel miktarına oranlanarak davacıların miras payları oranında bu parselde paydaş kılınmaları gerekirken,davalının 3.kişiden edindiği 7058 sayılı parselin iptalini doğuracak şekilde yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. KABULÜ ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.