Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13385 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9474 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KIRIKHAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/01/2013NUMARASI : 2012/45-2013/90Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davacı Faize'nin davasının feragat nedeniyle reddine; diğer davacı Mehmet Zafer'in davasının ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacı F...’nin davasının feragat nedeniyle reddine; diğer davacı M... Z...’in davasının ise kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın 64, 115, 262, 263, 122, 265 ve 116 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının bir kısmını 27.5.1997 ve 26.6.1997 tarihli sağlararası tasarrufu ile davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, miras bırakanın yaptığı temlikler nedeniyle saklı payının zedelendiğini ileri sürerek, tenkis isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.Gerçekten de, tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Bununla birlikte diğer koşulların yanında davanın süresinde açılması da zorunludur.Hemen belirtilmelidir ki; 743 Sayılı Kanuni Medeninin 513.maddesi hükmünde öngörülen süreler zamanaşımı iken 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun aynı yasal düzenleme (tenkis davası) için öngördüğü süreleri 571.maddesi hükmüyle hak düşürücü süre olarak kabul edildiği görülmektedir. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında 4722 Sayılı Yasanın 1/1.maddesinde “Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.” Düzenlemesine yer verilmiş ve aynı yasanın “mirasçılık ve mirasın geçişi” başlığını taşıyan 17.maddesinde de mirasçılık ve mirasın geçişini miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceğini öngörmüştür.Somut olayda, miras bırakan 20.6.2007 tarihinde ölmüş olup, buna göre eldeki davada gözetilmesi gerekli yasal düzenlemenin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu olacağı açıktır.Bilindiği üzere; tenkis davalarında hak düşürücü süreyi düzenleyen Türk Medeni Kanununun 571. maddesinde iki ayrı ilkeye yer verilmiştir. Birincisi öğrenme gününü esas alan bir yıllık süre, diğeri ise, vasiyetnameler için açıldıkları günden, tenkise tabi diğer bütün tasarruflar için de miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren on yıllık süredir.Oysa, mahkemece bu konuda bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın neticeye gidilmiştir.O halde, mahkemece öncelikle bu konuda bir inceleme, araştırma ve soruşturma yapılarak hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.