Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13329 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15891 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TESPİTTaraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...' in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan İdris oğlu ...............'ün 2210 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ......... olan anne adının “ Hasibe”, 1916 olan doğum tarihinin ise “1930” olarak yazıldığını ileri sürerek, tapu kaydında yanlış yazılan anne adı ile doğum tarihinin nüfus kaydına uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Anne adının düzeltilmesi isteğinin reddi ile muris ...............'ün anne adının ......... olduğunun tespitine, murisin doğum tarihinin ise 1916 olarak düzeltilmesine ilişkin karar Dairece; “... Bilindiği üzere, "Mülkiyet Hakkının Tescili" başlıklı 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 28. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görülüyor ki; bunların arasında malikin ana adı ile doğum tarihi yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Şayet, tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltimi gerektirir bir hata yapılmışsa, bu hata 2013 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü'nün 75. (1994 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü'nün 87.) maddesi uyarınca, ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki koşullar araştırılarak, idarece düzeltilmelidir. Bu durumda her ne kadar murisin anne adı ile doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilemez ise de tapuda intikal işlemlerinin yaptırılabilmesi için "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince davanın tespit davası olarak değerlendirilerek tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen “ ...... oğlu ............... ” ile davacının murisinin aynı kişi olduğunun gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak kanıtlanması halinde bu yönde bir tespit hükmü kurulması...” gerektiğine değinilerek bozulmuş, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada sonunda tespit hükmü yerine bozma öncesi karar aynen tekrar edilmiş verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak kuralı uyarınca bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır. Somut olayda; davanın tespit davası olarak değerlendirilerek tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen “ İdris oğlu ............... ” ile davacının murisinin aynı kişi olduğunun gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak kanıtlanması halinde bu yönde bir tespit hükmü kurulması gerektiğinin belirtildiği, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda bozma öncesi olduğu gibi anne adının düzeltilmesi isteğinin reddi ile muris ...............'ün anne adının ......... olduğunun tespitine, murisin doğum tarihinin ise 1916 olarak düzeltilmesine karar verildiği gözetildiğinde; mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereklerinin yerine getirilmediği görülmektedir.Öte yandan, gerek dolu pafta sistemi ve gerekse doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca hakim, kararıyla doğru sicil oluşturma zorunluluğundadır. Ne var ki, dava konusu 2210 ada 3 parsel sayılı taşınmazın hükmen ifraz ve tevhidi sonucu 2210 ada 16, 17 ve 18 sayılı parsellerin oluştuğu, ancak anılan parsellerin tapu kayıtların dosya arasına alınmadığı ve kaydı kapalı olan 2210 ada 3 sayılı parsel üzerinden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca; bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak sicil kaydı açık olan ve ..... oğlu ............... adına kayıtlı olan taşınmaz veya taşınmazlar hakkında tespit hükmü kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.