MAHKEMESİ : AKYURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2013/84-2014/48Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ........ raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, maliki bulunduğu 260 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde iki katlı, iki daireli bina olan taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızına devrettiğini, ancak davalının bakım borcunu yerine getirmediğini, ayrıca ivazsız elde ettiği taşınmazın bir kısmını (dairenin birini) üçüncü şahsa sattığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescili istekli eldeki davayı açmıştır. Davalı, dava konusu tapunun 12.05.2008 tarihinde devredildiğini, bu davanın ise 11.04.2013 tarihinde açıldığını, davacının ısrarla kendi evinde oturmak istediğini, sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirdiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ilişkisini çekilmez hale getiren hiçbir neden bulunmadığını, taşınmazın bir kısmını dava dışı kişiye satması ve davacının bu satışa kızması nedeniyle bu davanın açıldığını, davacının halen akde konu taşınmazda oturduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 260 ada 10 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın 2/4 payının davacı H.. D.., 2/4 payının davalı kızı K.. A.. adına kayıtlı iken, davacının kendine ait payı 12.05.2008 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile diğer paydaş davalı kızına temlik ettiği, taşınmazın vasfının 03.07.2008'de iki katlı betonarme bina ve arsası olarak değiştirildiği ve daha sonra taşınmazın 1/2 payının davalı tarafından 27.03.2013 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. 818 s. Borçlar Kanununun (BK) 511.) maddesinde, “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir../..Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında; besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nin 617 (BK'nin 517.) maddesinde açıklanmıştır. Sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.Öte yandan, TBK'nin 617/son (BK'nin 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”Uyuşmazlığın değinilen TBK'nin 617/son (BK'nin 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.Somut olayda, mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler uyarınca bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve açıklamalar doğrultusunda inceleme yapılması, kendi evinde bakılmasının davacının tercihi olup olmadığının, davalının davacıyı bakmak için evine çağırıp çağırmadığının, çağırmış ise davacının buna karşı koyup koymadığının, bakma akdinin çekilmez hale gelip gelmediğinin, çekilmez hale gelmiş ise kimin kusurlu olduğunun araştırılması, davacının kusurundan kaynaklanıyorsa irat hususunun düşünülmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.