MAHKEMESİ : SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/05/2014NUMARASI : 2013/298-2014/221Taraflar arasında görülen menfi tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, .... ilçesi .... beldesi ...... mevkiinde bulunan 20.000 m² lik orman sahasının semt sahası olarak kullanılması için davalı B.. M..'ne izin verildiğini, diğer davalı şirketin ise bu sahanın 8.073 m² lik kısmında beton boru üretimi amacıyla tesisler kurduğunu ileri sürerek, ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı idare vekili; davalı şirket ile fiili veya hukuki bağının bulunmadığını bildirmiş, davalı şirket ise Orman Kanunu gereğince davacıya tazminat ödemeye mahkum edildiğini, davacının başkaca bir zararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; “...davalı B.. M.. hakkındaki davanın reddiyle ilgili verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddi ile bu davalı yönünden verilen hükmün onanmasına, ancak davacının, orman sahalarını hukuki bir dayanağı olmadan kendi malı gibi kullanan ve ekonomik yarar sağlayan kişi veya kuruluşlardan hem ecrimisil tazminatını, hem de Orman Kanununda düzenlenmiş olan tazminatları talep edebileceği açıktır. O halde mahkemece; orman sahasını işgal eden davalı şirketin ödemekle yükümlü olduğu ecrimisil tazminatının bilirkişi eliyle belirlenmesi ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı şirket bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davalı şirketin, davacı orman idaresine ait olup diğer davalı idareye bedelsiz olarak kullanılmak üzere verilen sahanın 8.073 m² lik bölümünü işgal ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olaya gelince; mahkemece taşınmaz başında yeniden keşif yapılmış ise de alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, dava konusu alanın; büyüklüğü, niteliği, konumu, çevre özellikleri ve ekonomik değeri dikkate alınarak ne şekilde değerlendirilebileceğinin tespit edilmesi, sonrasında dava konusu alanın ilk dönemde getireceği kira gelirinin yukarıda değinilen yöntem izlenmek suretiyle belirlenmesi ve ilk dönem için belirlenen bu miktara ÜFE artış oranı yansıtılarak ecrimisil istenen son döneme kadar her dönem için ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekirken, 2014 yılı için belirlenen miktara TEFE endeksi uygulanarak ilk dönem kira getirisi belirlenmek suretiyle hesaplama yapılması doğru değildir. Hâl böyle olunca, mahkemece fen, emlak ve orman bilirkişilerinden oluşan bilirkişi heyeti ile yeniden keşif yapılarak, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma ve inceleme yapılması, hasıl olacak sonuca göre ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün öncelikle açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.