MAHKEMESİ : ARABAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/03/2011NUMARASI : 2009/176-2011/49Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 326 parsel sayılı taşınmazın yapılan yazılı protokol uyarınca davalı V. K.a teminat olarak devredildiğini, V.'ın taşınmazı protokole aykırı ve danışıklı olarak diğer davalıya satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptali tescil veya tazminat isteğinde bulunmuştur.Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı A.'in taşınmazı danışıklı olarak satın aldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine, davalı V. yönünden protokole aykırı davrandığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 82.000-TL. Tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karar, davacı ve davalı Vakıf vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.12.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat .... geldi davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edenler vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, inançlı işlem ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkin olup mahkemece davalılardan ikinci el durumunda bulunan A. Ö.’ın taşınmazı ediniminde iyiniyetli olduğu benimsenerek bunun hakkındaki tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, davalı V. K. yönünden tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, dava konusu 326 parsel sayılı taşınmaz M. K. adına kayıtlı iken 20.09.1994 tarihinde M.N.’a satıldığı, bu kişi adına vekaleten davalı V.K. tarafından da 20.03.2003 tarihinde A.F. K.’a satıldığı, sonrasında 06.08.2008 tarihinde ½ şer pay ile K.S. ve L. S.’ya, devredildiği,onlarında 03.03.2009 tarihinde Davalı V.K.’a satış suretiyle devrettikleri, Vakıf’ında 03.08.2009 tarihinde diğer davalı A. Ö.a satış suretiyle temlik ettiği, ayrıca davacı V. ve davalı V. ile dava dışı A. F. D., A.K. ve F.D.arasında çekişmeli taşınmazla ilgili olarak 24.01.2009 tarihli protokol başlıklı belgenin düzenlendiği görülmektedir. Davacı V. yukarıda değinilen 24.01.2009 tarihli protokol başlığını taşıyan belgenin ikinci fıkrasında belirtilen ‘…paralar ödendiğinde V.K.’un çekişmeli taşınmazın tapusunu V. K.yada V.K.’ un uygun gördüğü kişi adına tapuda devredeceği…’yönündeki beyana dayanarak eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de, yukarıda değinildiği üzere davacı V.Çekişmeli taşınmazda hiçbir aşamada mülkiyet sahibi olmamıştır. Taşınmazı inançlı işlemle temlik eden önceki kayıt maliklerinden A. F. D.’(K.)dir. O halde, 05.2.1947 tarih 20/6 sayılı İ.B.K.’nda öngörülen nitelikteki, protokol başlığını taşıyan 24.01.2009 tarihli sözleşme inançlı işlemin belgesi olarak kabul edildiğinde, bu belgeye dayalı olarak iptal tescil isteme hakkının davacı V.’a ait olmadığı, A. F.’ya ait olacağı tartışmasızdır. Oysa A.F.tarafından açılmış bir dava bulunmamaktadır. Bu durumda V.K.’un iptal tescil davası açmaya hukuken hakkı bulunmadığı gözetilerek bu istek yönünden davanın reddedilmiş olması bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur. Buna göre davacı V.’ın tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine; Davalı V.’ın temyiz itirazlarına gelince, davalı V.’ın tazminattan sorumlu tutulmasının dayanağı 24.01.2009 tarihli belgedir. Oysa davacı V. taşınmazın temliki kapsamında inançlı işlemin tarafı olmayıp düzenlenen belgede kendisine bir takım yükümlülükler ve haklar verilmesi öngörülen ve belgeyi imzalayan kişi konumundadır. Diğer taraftan anılan belge adi yazılı olup resmi bir belge niteliği de taşımamaktadır. Bilindiği üzere bazı istisnai durumlar hariç (inançlı işlem belgesi gibi) taşınmazların mülkiyetinin devrine ilişkin akitler TMK 706., BK 213., 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri hükmü uyarınca resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir. O halde, böylesi bir belge taşınmazın mülkiyetinin devri bakımından, davacı Vakkas’a öncesinde taşınmazda mülkiyet hakkı sahibi olmadığı için taşınmazını inançlı işlemle devreden malikler gibi inançlı işleme dayalı olarak iptal ve tescil davası açma yönünde bir hak bahşetmeyeceği gibi inançlı işlemden kaynaklanan sebeple iptal tescil istendiğine göre taşınmazın naklinden kaynaklanan nedene dayalı olarak bir tazminat istemesine de yasal olanak bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, davacının davasının tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı Vakıf’ın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.