Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13196 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7296 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : SARAY(TEKİRDAĞ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/07/2013NUMARASI : 2006/170-2013/270Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise bedelinin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.11.2015 Salı günü saat 10.07 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi .................. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve pay oranında tescil, mümkün olmaz ise bedel isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakan babası Yunus Engin'in 343 ada 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlarını 22.02.1988 tarihinde davalı oğluna satış göstermek suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, 97 nolu parsel üzerindeki binanın da murisin gelirleri ile yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında tescile, mümkün olmaz ise payı oranında bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişme konusu taşınmazların temlik tarihinde değerli olmadığını, devirlerin üzerinden çok zaman geçtiğini, davacının en geç 05.11.1990 tarihinde imzaladığı miras taksim sözleşmesi ile durumu öğrendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının dayandığı miras taksim sözleşmesinin dava konusu taşınmazlarla ilgili olmadığı, çekişme konusu taşınmazların davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu yönünde kanaat oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. ./.. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Yunus Engin'in 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlarını 22.02.1988 tarihinde satış suretiyle davalı oğluna temlik ettiği, 1338 doğumlu olan murisin 05.10.1988 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davada taraf olan çocukları ile dava dışı eşi S....... E........... ve çocukları Ş.......... D.........., Ka....... To............ ile torunu S........... Er...........n kaldığı, davacının delil olarak sunduğu 5.11.1990 tarihli; ''Y......... E.......... Terekesiyle İlgili Olarak Yapılan Rızai Taksim Anlaşması'' başlıklı adi yazılı belgenin 7. maddesinde; ''Y..........E.......'in Saray İlçe merkezinde B.. E..'e sattığı iki parsel üzerinde, Y.......... E...........'in diğer mirasçıları dava ve talep haklarından vazgeçmektedirler'' yazılı olduğu, anılan sözleşmenin altında diğer mirasçıların yanısıra davacı adına vekili Abdurrahman Ufuk'un isminin ve bu ismin karşısında iki adet imzanın yeraldığı, yargılama sırasında davacının imzalara itiraz etmesi üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Daire'sinden alınan 21.01.2013 tarihli rapor neticesinde; anılan sözleşmedeki H.. U..'a atfen atılan imzaların H.. U.. eli ürünü olmadığının, A............. U...........eli ürünü olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; ugulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır../..Somut olaya gelince, davalının dayandığı miras taksim sözleşmesinde davacı adına imza atan Abdurrahman Ufuk'un isim ve imzasının yanında yazılı olan ve davalı tarafça da dayanak vekaletname olduğu belirtilen Gaziosmanpaşa 2. Noterliği'nin 23.10.1990 tarihli ve 46473 sayılı vekâletnamesi getirtilip değerlendirilmediği gibi, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmamış ve bu kapsamda tarafların tüm delilleri toplanıp tanıkları dinlenmemiştir. Hâl böyle olunca, öncelikle; miras taksim sözleşmesine dayanak Gaziosmanpaşa 2. Noterliği'nin 23.10.1990 tarihli ve 46473 sayılı vekâletnamesi getirtilerek incelenmesi, anılan vekâletnamede A............ U.............un davacı adına miras taksim sözleşmesi yapma yetkisinin bulunduğunun belirlenmesi hâlinde, mirasbırakan tarafından davalıya dava konusu yapılan iki parça taşınmaz dışında başka taşınmazlar devredildiği de iddia edilmediğine göre, miras taksım sözleşmesinin 7. maddesinde belirtilen taşınmazların dava konusu taşınmazlar olduğu değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesi, anılan vekâletnamenin davacı ile ilgisinin olmadığı veya davacı tarafından A........ U..................'a verilen vekâletname olduğu anlaşılsa dahi miras taksim sözleşmesi yapma konusunda yetki verilmediğinin anlaşılması halinde yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, bu konuda tarafların gösterdikleri tüm deliller eksiksiz toplanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.