MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/06/2009NUMARASI : 2007/703-2009/356Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalılar adına kayıtlı 442 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı- kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, bu kısmın kaydının iptalini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesine bir takım ilaveler getiren ve 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı yasa hükümleri gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, her dava açıldığı tarihdeki koşullara tabidir. İdare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali konusunda açılan davanın sonucunun eldeki davayı etkileyeceğinde kuşku yoktur.İdare mahkemesinde açılan dava reddedilip kesinleşmişse idari yargı kararı ile idarece çizilen kıyı kenar çizgisi 28.11.1997 tarih 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince tarafları bağlayacağından, fen memuru veya harita mühendisi sıfatını haiz bilirkişi veya bilirkişiler aracılığıyla yapılacak keşifle kesinleşen kıyı kenar çizgisinin saptanması ve böylece çekişmeli taşınmazın veya bir bölümünün tanımı 3621 Sayılı Yasanın 4. maddesinde yapılan kıyıda kalıp kalmadığının belirlenmesi, idari yargıda açılan davanın kabulü halinde ise yerinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılarak belirlenecek kıyı kenar çizgisine göre taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının oluşacak duruma göre davada yargılama giderleri ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davacı veya davalı tarafın hangisinin sorumlu tutulacağı yönünden önem arzetmektedir. Bilindiği üzere; dava tarihi itibari ile davasında haklı olduğu halde dava sırasında yürürlüğe giren bir yasa hükmü veya çıkan bir İçtihadı Birleştirme kararı gereğince haksız duruma düşen tarafın davasının reddi gerektiğinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına olanak yoktur.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının belirlenmesi ve oluşacak duruma göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması gerekirken değinilen husus gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK'nun 428. maddesi gereğince oy çokluğuyla BOZULMASINA, 29.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.