Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13042 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14547 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : BODRUM 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2014NUMARASI : 2012/1107-2014/1316Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ........... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Talep, tapu kayıtlarında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, mirasbırakan “Ömer oğlu Hasan'ın” maliki olduğu 962 (yeni 132 ada 26) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında sehven baba adının yer almadığını ileri sürerek nüfus kaydına uygun olarak tapu kaydının düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın dosya kapsamı ve mirasçılık belgesine göre sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:./..1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, dava konusu 962 (yeni 132 ada 26) parsel sayılı taşınmazın A..... H...... A.... mirasçıları adına 12.06.1970 tarihinde tescilinin hükmen yapıldığı halde mahkemece, tescile konu ilamın veya dosyanın mahkemesinden istenmediği, ayrıca, kadastro dayanağı tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavülleri ile birlikte getirtilmediği, nüfus kayıtlarında yeterli araştırma yapılmadığı gibi yeterli zabıta araştırması da yapılmadığı, mahallinde yapılan keşif ile dinlenen tanık beyanının ise hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı görülmektedir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve incelemenin yapılması, davacı iddiası bakımından ve ilgisi yönünden dava konusu 962 (yeni 132 ada 26) parsel sayılı taşınmazın Arif ve Hasan Ağa mirasçıları adına 12.06.1970 tarihinde tesciline konu ilamın veya tescile dair dosyanın mahkemesinden istenmesi, ayrıca, kadastro dayanağı tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, nüfus kayıtlarında yeterli araştırmanın yapılması, zabıta araştırması da yapıldıktan sonra mahallinde keşif yapılarak mahalli bilirkişi ve tanık dinlenmek suretiyle çekişme konusu taşınmazın malikinin kim olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de, mirasçı Akif Kalem davacı olduğu halde karar başlığında davacı olarak vekilin adına yer verilmiş olması da doğru değildir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.