Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13026 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 12273 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: TRABZON 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/02/2010NUMARASI: 2008/208-2010/32Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanın maliki olduğu 129 ada 51 parsel sayılı taşınmazdaki 147/192 payını satış suretiyle davalıların murisi olan ikinci eşi E..'ye temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile ya da tenkise karar verilmesini istemiştir.Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, tapulama tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; kadastro tespitinin 25.9.1973 tarihinde yapıldığı, 20.5.1974 tarihinde kesinleştiği, miras bırakanın ise tespitten sonra 5.11.1980 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, bu tür isteklerde dava hakkının murisin ölümüyle ortaya çıkacağı kuşkusuzdur. Başka bir anlatımla, Kadastro Yasasının 12/3.maddesi hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında murisin ölüm tarihi büyük önem taşır. Anılan yasal düzenlemeye göre, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemez ve dava açılamaz. Başka bir ifadeyle anılan sürenin ancak hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde uygulama imkanına kavuşur. Tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda uygulama yeri yoktur. Miras bırakanın ölümü ile tereke intikal eder ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. (TMK.599 md.)Buna göre, 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanamayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca; işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.