Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13020 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 12445 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanları Ethem'in çekişmeli taşınmazları davalılara, mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini ileri sürerek tapuların miras payı oranında iptal ve tescilini istemiştir.Davalılar, miras bırakana ve eşine baktıklarını, bakım borcunu yerine getirdiklerini, temliklerin muvazaalı olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının muvazaa iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden; çekişme konusu 564 ve 945 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı Ethem adına kayıtlı iken 564 parselin ölünceye kadar bakma akdi ile 18.04.2003 tarihinde davalılar Recep ve Tefide'ye, 945 parselin ise yanı tarihli akitle, yine ölünceye kadar bakma akdi ile davalı Recep'e temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacı, söz konusu temliki işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır (BK m. 511). Başka bir anlatımla, ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (BK m. 514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (BK m. 18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, miras bırakanın başka taşınmazlarının bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa tüm mamelekine oranının belirlenmesi için, keşif yapılarak bilirkişilerden rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken anılan hususlar araştırılmadan yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.