MAHKEMESİ : KİLİS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/03/2012NUMARASI : 2010/151-2012/208Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının, 1922 doğumlu olduğunu, yaşı ve rahatsızlıkları sebebi ile bakıma muhtaç olup, kandırılmaya müsait olduğunu, öte yandan tek başına karar verme yetisine sahip olmadığını, İl Tarım Müdürlüğünde ziraat mühendisi olan davalı yeğeni İsmail'in kandırması neticesinde 134 ve 136 parsel sayılı taşınmazlarını düşük bedellerle davalı Y...'e satış suretiyle devrettiğini, Y...'in de 20 gün sonra İsmail'e temlik ettiğini, hata ve hileye düşürüldüğünü, değerli olan taşınmazların düşük bedelle temlikinin sağlandığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istekli eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında davacının Kilis Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 02.03.2011 tarih, 2010/1774 Esas, 2011/400 sayılı kararı ile TMK'nın 408. maddesi hükmü gereğince, yaşlılığı ve sakatlığı sebebi ile kısıtlanarak oğlu Mustafa Kanlı'nın vasi tayin edildiği ve husumete izin kararı verildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre; davada hata, hile ve gabin iddialarına dayanılmış ise de, davacı vekilinin, 11.05.2010 tarihli oturumda; davacının işlem tarihi itibariyle hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda raporunun alınmasını istediği bu beyanıyla açıkça ehliyetsizlik iddiasına da dayanıldığı davalı tarafından da bu iddia benimsenerek temyiz nedenleri arasında bu konuda gerekli araştırmanın yapılmadığının bildirildiği açıktır.Hemen belirtilmelidir ki, davada birden çok hukuki sebebe dayanılması ve dayanılan sebeplerden birisinin ehliyetsizlik olması durumunda, kamu düzeniyle ilgisi ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenmesi gereğinin ortadan kalkması bakımlarından ilk önce ehliyetsizlik iddiası üzerinde durulması gerekeceği tartışmasızdır. Bilindiği üzere, davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edilebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girilebilmesi fiil ehliyetine bağlamış, 10. maddesinde de fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olma kabul edilmiş, “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. ” hükmü getirilmiştir. “ Ayırtım gücü ” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.Öte yandan, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)Sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında, bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar HUMK’un 286. maddelerinde (HMK 282. madde) belirtildiği gibi bilirkişinin “ rey ve mutaalası ” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye, eyleme ve işleme göre değişmesi, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını zorunlu kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Somut olayda, yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda ehliyetsizlik hukuksal nedeni yönünden bir araştırma yapılmış değildir. Hal böyle olunca; öncelikle davacının tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarından tedavisiyle ilgili belge, hasta tabela ve müşahade kağıtları ile grafilerinin getirtilmesi, işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının saptanması bakımından 2659 Sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddesi hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer iddiaları üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.