Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12944 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 8199 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: KADIKÖY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 18/03/2010NUMARASI: 2008/52-2010/97Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakan F. A..'nun çekişme konusu taşınmazlarını davalı çocuklarına temlik ettiğini, kendisinin murisin 2. eşi olup 1982 yılından beri evli olmaları nedeniyle evlilik birliği içerisinde edinilmiş malların ortağı olduğundan murisin davalılara yaptığı temliklerin öncelikle mal rejimini ortadan kaldırmaya yönelik bir fiil olduğunu ve terekeden mal kaçırma amacının güdüldüğünü ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile terekeye iadesine, ayrıca intikal tarihinden itibaren elde edilen kira paralarının da faiziyle terekeye iadesine, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında muris muvazaası hukuksal nedenine dayandığını belirtmiş; 25.12.2009 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, ancak 28.12.2009 tarihli dilekçesiyle de; karşı taraf ile yapılan sulh protokolünde edimler arasında fahiş fark olduğunu, taşınmazların değerlerinin de beyan edilen değerlerde olmadığı gibi karşı tarafın beyanına kandığını ve feragat beyanının geçersizliği ile taraflar arasındaki sulh protokolünün de hile nedeniyle geçersizliğine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının sulh sözleşmesi ve feragat dilekçesinin tanzimi sırasında hataya düşürüldüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu iptal, tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.Davacı, çekişme konusu taşınmazların miras bırakan tarafından mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara temlik edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacı 25.12. 2009 tarihli dilekçesi ile davadan ferağat ettiğini bildirmiş, 28.12.2009 tarihli dilekçesi ile de, 01.09.2009 tarihli "Sulh Protokolü" başlıklı belgedeki edimler arasında fahiş fark olup, değerlerin de karşı tarafın beyan ettiği değerlerde olmadığını, karşı tarafın beyanına kandığını, feragat beyanının ve taraflar arasındaki Sulh Sözleşmesinin hile nedeniyle geçersizliğine karar verilmesini istemiş, Mahkemece davacının sulh sözleşmesi ve feragat dilekçesinin tanzimi sırasında hataya düşürüldüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Nevarki, temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan belgelerden davacı tarafından davanın reddine ilişkin olarak verilen karardan sonra 21.05.2010 tarihinde Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/239 E. Sayılı dava dosyası ile sulh sözleşmesinin iptali istemiyle dava açıldığı görülmektedir. Anılan davanın eldeki dava sonucu etkiyeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/239 E. sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için karar bozulmalıdır. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK’nun 428.maddesi gereğince HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 6.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.