Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12930 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 11045 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : KIRIKHAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/06/2006NUMARASI : 2005/476Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar (birleşen dava davalısı) kayden paydaş olduğu ..parsel sayılı taşınmazda mevcut çiftlik evi, müştemilatı ve 30 dönüm tarla olarak sınırları belirlenmiş kısmın babasından intikal eden ve mirasçılar tarafından kendisine bırakılan yer olduğunu, 30 dönüm tarla ile diğer kısımlardaki paylarını davalı M.3 yıllığına kiraladığını, kira süresi bitiminde davalının rızasıyla bu kez İ..P..çiflik evi ve 30 dönüm tarla ile diğer yerlerini kiraya verdiğini, ancak davalının 30 dönüm yerde hak iddia ederek 3091 Sayılı Yasa gereğince başvurusu üzerine idari mahkeme kararı alındığını, böylece davalının çekişme yönettiğini ileri sürüp; davalının dava konusu yere yaptığı haksız müdahalesinin ve elatma tehlikesi devam etmesi nedeniyle de çekişmenin önlenmesini, haksız elatma nedeniyle meydana gelen zararın tespiti ile davalıdan tahsilini istemişlerdir, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.Davalı (bir dosya davacısı) ..parsel sayılı taşınmazda paydaş bulunduğu, çekişmeli yeri davacının kardeşi olan H.'dan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın ve teslim aldığını bilahare kayden de anılan payı edindiğini, çekişmeli yerin çiftliğin bitişiğindeki 15 dönüm tarla olup, üç yıldır malik sıfatıyla zilyet olduğu bu yere davalıların sürmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp; elatmanın önlenmesini istemiş, asıl davanın reddini savunmuştur.Birleştirilen dosyanın diğer davalıları davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacı (davalı)N..ün payından az, davalı (davacı) M..'ın ise payından fazla yer kullandıkları çiftlik ve aven mirasçıları arası rızai taksimle N..'e bırakıldığı, dava kıonusu yerin çiftlikle bütünlük gösterdiğinden davacı N..e ait olduğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştirKarar, davalı birleştirilen dosya davacısı M..Yarar tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. KARAR Dava, paydaşlar arasında çekişmenin giderilmesi; birleşen dava ise, Ç.. taşınmaza elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere bulunduğu, davacı (k.davalı) N..ile davalı (K.davacı)M..'ın dava dışı kişilerle birlikte taşnımazda paydaş oldukları, birleşen dosyanın diğer davalıları İ..ve N...in ise taşınmazda kayıtları ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzer, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; mahkemece belirtilen ilkeler çerçevesinde bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması varlığının kanıtlanması halinde uyuşmazlığın buna göre, aksi takdirde davanın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi ayrıca davalılar İbrahim ve N.. bakımından taşınmazla ilgili olarak geçerli bir kira akdinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksansoruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı (b davacı) Mıstık'ın temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK''nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA,peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.