MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/12/2010NUMARASI : 2009/131-2010/342Taraflar arasında görülen tespit (ve tescil) davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Talep, tapu kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacılar, 1555 parsel sayılı taşınmazın malikinin mirasbırakan “S.. T..” olduğunu, murisin S. C.’in evlatlığı olarak miras yolu ile taşınmazı edindiğini, mirasbırakanın 05.02.2004 tarihinde ölümü üzerine taşınmazın intikalinin nüfus kayıt bilgileri tapuda yer almadığından yapılamadığını ileri sürerek tapu kayıt malikinin muris “S.. T..” olduğunun tespiti ile adına tescili isteğiyle eldeki davayı açmışlar, yargılama sırasında 28.01.2010 tarihli dilekçeleri ile, tapu maliki muris S.. T..’nun baba adının “Keşmir” olduğunu, “H.Keşmir kızı S.. T.. ile Keşmir kızı S.. T..’nun” aynı kişi olduğunun, yine aynı taşınmazın paydaşlarından olan “Mehmet kızı S.B. ile muris Mahmut kızı S. C.’in” aynı kişiler olduğunun tespitine karar verilmesini istediklerini bildirmişlerdir. . Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, kaydı düzeltilmek istenen çekişme konusu 1555 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine esas alınan tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tedavüllerini içerir şekilde merciinden getirtilmemiş, zabıta araştırması davacıların beyanları esas alınarak yapılmış, usulüne uygun mahallinde bir araştırma yapılmamış, yapılan keşif sonucunda taşınmazın kime ait olduğu, kimler tarafından kullanıldığı tespit edilmemiş, dinlenen tanıklara dava konusu taşınmaza dair bilgileri de sorulmamıştır.Öte yandan; bilindiği gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde öngörüldüğü üzere; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde araştırma ve incelemenin yapılması, davacı iddiası bakımından ve ilgisi yönünden kaydı düzeltilmek istenen çekişme konusu 1555 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine esas alınan tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tedavüllerini içerir şekilde merciinden getirtilmesi, zabıta araştırmasının mahalline gidilerek ve tarafsız kişilerin beyanları alınmak suretiyle usulüne uygun yapılması, tanıkların yeniden dinlenerek dava konusu taşınmazın kayıt malikinin kim olduğuna dair beyanlarının alınması, ayrıca, mahallinde yeniden keşif yapılarak ve mahalli bilirkişiler de dinlenilmek suretiyle dava konusu taşınmazın kayıt malikinin kim olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de, HMK.nın 26. maddesi hükmü gözetilmeden davacının usulüne uygun bir ıslah talebi de olmadığı halde talepten fazlaya olacak şekilde muris S.. T..’nun baba adının “Keşmir” olarak düzeltilmesi ile H.Keşmir kızı S.. T.. ile Keşmir kızı S.. T..’nun aynı kişi olduğunun, yine aynı taşınmazın paydaşlarından olan Mehmet kızı Süreyya Bayrak ile muris Mahmut kızı S. C.’in aynı kişiler olduğunun tespitine karar verilmesi de doğru olmadığı gibi, önce verilen hükmün değiştirilmesine yol açacak şekilde kararda sonradan düzeltme yapılması da isabetsizdir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 3.7.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.