MAHKEMESİ: GAZİOSMANPAŞA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/07/2006NUMARASI: 2004/238-316Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanın ..ve..parsel sayılı taşınmazlarını kendisinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini ileri sürüp; tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davacının noterde düzenlediği mirastan feragat sözleşmesiyle miras hakkından vazgeçtiğinden "davacı" sıfatının bulunmadığını, kaldıki anılan mirastan feragat sözleşmesinden sonra temlik yapıldığından mal kaçırma amacından sözedilemeyeceğini; iddiaların asılsız olup, yapılan işlemin "gerçek satış" olduğunu belirtip; davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma istemi dava değeri yönünden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; muris Ö..İ.. maliki bulunduğu .. ve ..parsel sayılı taşınmazlarını 7.10.1993 tarihli akitle davalıya satış yoluyla temlik ettiği görülmektedir.Davacı, sözü edilen işlemlerin muris muvazaası hukuksal nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Davanın dayanağı 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararıdır. Söz konusu İnançları Birleştirme Kararı uyarınca dava hakkı, saklı pay sahibi olsun yada olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılara tanınmıştır. Öyle ise, öncelikle davada davacının miras hakkının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir.Davacı, 14.9.1988 tarihli olup, Gaziosmanpaşa 1.Noterliğince düzenlenen "Mirastan Feragat Sözleşmesi" ne göre miras hakkından feragat etmiştir. Feragat sözleşmesi belli bir kişi yararına yapılmamıştır. Halen de geçerliliğini korumaktadır. Bu durumda, feragatin alt soyu yararına yapıldığı kabul edilmelidir. Davacının alt soyu mevcuttur. Öyle ise, Türk Medeni Kanununun 529/2.maddesi hükmüne göre, feragatin hükümden düştüğü söylenemez. Bu durumda davacının mirasçılık sıfatının, bunun neticesi olarak da davada sıfatının bulunmadığı kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve düşüncelerle davanın kabul edilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.