MAHKEMESİ : ORTACA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2013NUMARASI : 2011/462-2013/94Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, inançlı işlem ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin olduğu, davacının iddialarını yazılı delille ispat edemediği, davalılardan Metin'in iyiniyetli 3.kişi konumunda bulunduğu ve hile hukuksal nedenine dayanılarak açılan davada ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı H.. K.. ile evli iken açtıkları anlaşmalı boşanma davası sonucu verilen boşanma kararının temyiz edilmeden kesinleştiğini, evli oldukları dönemde hakkında açılan davadan kurtulmak amacıyla, inanarak ve tekrar kendisine iade edilmesi şartı ile adına kayıtlı çekişme konusu 150 ve 52 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya devrettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 118 ada, 150 parsel sayılı taşınmazın davalı H.. K.., 212 ada 52 parselin ise davalı M.. Ç.. adına kayıtlı olduğu; dava konusu edilen 150 parsel sayılı taşınmazın ifrazen oluştuğu, ifraz öncesi ise 832 parsel sayılı taşınmazın davacı Dilek adına kayıtlı iken 12.02.2001 tarihinde davalı Hıdır'a satış suretiyle temlik edildiği, dava konusu olan 212 ada, 52 parselin ise yenileme suretiyle davalı Hıdır adına tescil edildiği, Hıdır'ın da anılan taşınmazı satış yoluyla dava dışı F. N.'ya temlik ettiği, onun da davalı Metin'e 09.03.2006 tarihinde devrettiği anlaşılmaktadır.Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçiminden ve davacının temyiz dilekçesinde davalı ile aralarındaki işlemin içeriğine yönelik açıklamasından taraflar arasındaki çekişmenin inançlı işlemden kaynaklandığı tartışmasızdır.Hemen belirtmek gerekir ki; böylesi bir iddianın 05.02.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yazılı delille ispatı zorunludur.Somut olayda; yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bakıldığında davacının yazılı bir belgesi bulunmadığı gibi delil başlangıcı sayılacak bir bulgunun da var olmadığı dosya kapsamı ile sabittir.Ne var ki; dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline de dayanılmıştır. Yazılı bir belgenin veya delil başlangıcının bulunmadığı böylesi durumlarda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu hususu yerleşik içtihatlarla benimsenmiştir. Yemin 6100 sayılı HMK'nin 228. ( 1086 sayılı HUMK'nın 337.vd.) maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delildir. 05/02/1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca iddiasını yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu sabittir. Oysa eldeki davada davacıya bu olanak tanınmamıştır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, davacı tarafa yemin teklif etme hakkının tanınması, davacı tarafından davalı Hıdır'a yapılan temliklerin inançlı işlemden kaynaklandığının saptanması durumunda, 150 parsel yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, davaya konu 52 parselin ise ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerini gösterir tüm kayıtların getirtilmesi, son kayıt maliki davalı Metin 'in iyiniyetli olup olmadığı konusunda toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi, bir başka ifadeyle TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yaralanıp yararlanamayacağının belirlenerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacı vekilinin, yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.