Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1290 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12634 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: OSMANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/02/2008NUMARASI: 2007/176-2008/65Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden maliki oldukları 15 parsel sayılı çaplı taşınmaza davalıların haksız olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, çekişme konusu taşınmazda dava dışı paydaşın payını gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldıklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, kayden davacıların paydaş olduğu çekişmeli taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın davalıların müdahale ettikleri gerekçesi ile davacıların payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece davacıların payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın kayden davacılar ve dava dışı kişilere ait olduğu, davalıların taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, ancak taşınmazı kullanmak suretiyle müdahale ettikleri gözetilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteği yönünden davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazı yerinde değildir, reddine.Davacıların temyizine gelince; çekişme konusu taşınmazda paydaş bulunan dava dışı İntikam Babaoğlu’nun, dava açıldıktan sonra 15.5.2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile payını davalılara satmayı vaad ettiği, ancak anılan payın davalılar adına tapu siciline yansıtılmadığı görülmektedir. G.M.S. vaadi sözleşmesi sicile yansımadıkça başka bir deyişle buna dayalı olarak sicil oluşturulmadıkça, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda satış vaadi alacaklısının taşınmazı kullanmasının haklı ve geçerli sebebini teşkil etmez.Bu durumda, davalıların çekişmeli taşınmazda kayda dayalı hak sahibi olmadığı, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda paydaşların ortaklığa giren hakların korunmasına ilişkin davalarda diğer paydaşları temsil yetkisi bulunduğu ayrıca, bu tür mülkiyette paydaşlardan birinin açtığı dava sonucu verilen kararın taşınmazın tamamını kapsar nitelikte kurulması gerekeceği tartışmasızdır. (Yargıtay 21.6.1944 tarih, 1944-13/24 İnançları Birleştirme Kararı, Türk Medeni Yasasının 693/3.maddesi)Hal böyle olunca; davalıların taşınmazdan mutlak olarak elatmalarının önlenmesine karar verilmesi gerekirken, paya yönelik hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.