MAHKEMESİ: GEYVE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/04/2006NUMARASI: 2004/157-67Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanları M...adına kayıtlı 13 adet taşınmazını, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğullarına ölünceye kadar bakma akdiyle devrettiğini ileri sürüp, davalılar adına olan kaydın iptali ile payı oranında adına tescilini istemiştir.Davalılar, muris babalarının hasta, yaşlı ve bakıma muhtaç olduğunu, babalarına ölene kadar baktıklarını, muvazaalı işlemin söz konusu olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayılı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan M...çekişme konusu ..........parsel sayılı taşınmazlarını oğlu M....; .....parselleri ise davalı diğer oğlu Ö.. 14.6.2002 tarihli akitle bakım koşulu ile temlik ettiği görülmektedir.Davacı, söz konusu işlemin kendisinden mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürmüş, davalılar ise, akitle üstlendikleri bakım görevlerini yerine getirdiklerini savunmuşlardır.Bilindiği gibi, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle miras bırakanın mal varlığı içerisinde çekişme konusu edilen taşınmazların ne değer taşıdığının araştırılması, temlik konusu yapılan taşınmazların gerçek bir bakım karşılığı olup olmadığının saptanması sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.