Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12858 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 11623 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/10/2005NUMARASI : 2003/196-701Taraflar arasında görülen davada;Davacı,miras bırakanı H...Ö...in maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki..nolu bağımsız bölüm ile ..parseldeki ......payını mirastan mal kaçırmak amacıyla vekil aracılığıyla davalı oğullarına satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek payı oranında tapu iptal,tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi,gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;kayden tarafların miras bırakanı H.. Ö... ait bulunan ...parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu bağımsız bölüm ile ..parsel sayılı taşınmazın ..payının 8.12.1993 tarihli akitle ve satış suretiyle davalılara temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacı miras bırakanın davalılara yapmış olduğu bu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; miras bırakanın z....ve varlıklı bir kişi olup paraya ihtiyacı bulunmadığı dava konusu alanlar dışında İzmir'de bulunan .. parça taşınmazla ilgili olarak yapmış olduğu temliklerin, muvazaalı olduğu iddiası ile yine davacı tarafından İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının kabulle sonuçlanarak derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.İzmir'e görülen davaya konu taşınmazlarla ilgili yapılan temlik tarihlerinin eldeki davaya konu taşınmazların temlik tarihleri ile yakın olduğu da görülmektedir.Belirlenen bu olgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın iradesinin mirastan mal kaçırma amacına yönelik bulunduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca,davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.