Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12827 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 10044 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: BAYRAMİÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/04/2006NUMARASI: 2003/135-66Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları A.Ü.adına 13.6.1970 tarih . sıra numarasında tapuya kayıtlı taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını, murislerinin senelerce taşınmazı nizasız, fasılasız, malik sıfatı ile tapulu yeri olarak kullandığını, ölümü ile kendilerine intikal ettiğini ileri sürerek, tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın davacı S...yönünden reddine, davacılar S.. ve Ş.. bakımından açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Karar, davacı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, kadastro harici bırakılan yerin tapuya dayalı olarak tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacı S..yönünden davanın reddine, diğer davacılar bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacılar 1979 yılında yapılan genel kadastro çalışması sırasında, irsen malik oldukları 13.6.1970 tarih 27 sıra nolu tapu kaydı kapsamında kalan yerin kadastroca tesbit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacıların, davada dayandıkları tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında uygulanmadığı, bu sebeple açık bırakıldığı için kaydın tapu olma özelliğini kaybettiği, başka bir ifadeyle mülkiyet belgesi olma özelliğini yitirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Oysa, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12.maddesinin 4.fıkrasında; kadastrosu tamamlanan çalışma alanı içerisinde kalan eski tapu kayıtlarının işleme tabi kayıt niteliğini kaybedeceği, bu kayıtlara dayanılarak kadastro ve tapu sicil müdürlüklerinde işlem yapılamayacağı öngörülmüştür. Anılan hükme göre tapu kaydının sağladığı mülkiyet hakkının kaybedileceğinin kabulüne olanak yoktur. Kadastroda açık bırakılan davalı tarafın dayanağını teşkil eden kaydın delil durumuna düşeceği ve eldeki davada gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.Öte yandan, davacılar, miras bırakanları A.. Ü..r adına kayıtlı olan tapuya dayalı olarak eldeki davayı açmışlardır. Kayıt maliki A...'nin terekesi Türk Medeni Kanununun 701.ve devam eden hükümleri uyarınca elbirliği mülkiyetine tabi olup, terekede hak sahibi olanların aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. O halde, birlikte dava açan davacılardan bir kısım mirasçılarının davayı takip etmemiş olmaları onlar hakkında davanın açılmamış sayılmasını gerektirmeyeceği tartışmasızdır.Hal böyle olunca; iddia ve savunma doğrultusunda, taraf delillerinin toplanması, özellikle davacıların iddialarının dayanağını teşkil eden tapu kaydının tescil ilamı ile oluştuğu anlaşıldığından kaydın dayanağı haritanın Türk Medeni Kanununun 719.maddesi ve 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 20.maddesi hükümleri gereğince keşfen uzman bilirkişiler aracılığıyla uygulanarak kapsamının belirlenmesi çekişme konusu yerin dayanılan kayıt kapsamında kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.