Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1281 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17300 - Esas Yıl 2013





Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Davacı; kayden davalılarla el birliği halinde malik olduğu 155, 535, 770, 1087, 1801 ve 1799 parsel sayılı taşınmazları davalıların kullandıklarını, elde edilen gelirden kendisine pay verilmediğini ileri sürerek, babası O 'dan ırsen intikal eden pay yönünden dava tarihinden geriye doğru 5 yıl, R..Y.satış yoluyla intikal eden payın ise kendisine geçtiği tarihten dava tarihine kadar olan dönem için toplam 9.000TL ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalılar; çekişmeli taşınmazların O. Ç.'ten irsen intikal ettiğini, tüm mirasçıların biraraya gelerek 1988 yılında taksim sözleşmesi yaptıklarını, taşınmazları paylaşıma uygun olarak kullandıklarını, davacının kendisine kalan taşınmazları sattığını, çekişmeli taşınmazlarda hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, ecrimisil istenilen taşınmazların taraflar arasında taksim edildiği, tüm mirasçıların kullanacağı alanların belirlendiği, davalıların taksim uyarınca çekişmeli taşınmazları uzun süreyle kullandıkları, taksim karşısında haksız kullanımın sözkonusu olmayacağı, davacıya R.. Y..'dan satış yoluyla intikal eden payın ise edinme tarihinin 30.12.2009 olduğu, paydaşlardan ecrimisil istenebilmesi için intifaden men edilmelerinin gerektiği, davacının, intifadan men koşulunun gerçekleştiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan tüm delillerden; Çekişmeli taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı O.Ç.den ırsen intikal ettiği, davacı A.. Ç..'in, çekişmeli taşınmazlar ile dava dışı 1089, 1114 ve 1116 parsel sayılı taşınmazlardaki R. Y. ait payı Mersin 5. Noterliğinde düzenlenen 14.12.2006 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığı, R.aleyhine açtığı feraga icbar davasının Y.AHM'nin 13.06.2007 gün 2007/6-128 sayılı kararıyla kabul edilerek 03.10.2007 tarihinde kesinleştiği, davacı ile annesi olan F.Ç. O. Köyü 227 (kamulaştırma yoluyla 1087, 1088 ve 1089 parsellere ayrılmıştır) ile Kovalı Köyü 1799 parsellerdeki O. Ç.en ırsen intikal eden paylarını Kayseri 2.Noterliğinde düzenlenen 22.12.1988 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle N.. D..'ye sattıkları, Nevriye tarafından açılan feraga icbar davasının AHM'nin 29.12.1989 gün 1989/40-156 sayılı kararıyla kabul edilerek 24.5.1990 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine çekişmeli 1087 ve 1799 parsellerin 64/160 payı N.. D.., 96/160 payı ise diğer davalılar adlarına elbirliği halinde mülkiyet üzere tescil edildiği, diğer parsellerinde davanın tarafları adlarına el birliği mükiyet üzere kayıtlı olduğu, böylece davacının çekişmeli tüm taşınmazlarda R.'dan satış ve mahkeme kararı yoluyla intikal eden payı, 155, 535, 770 ve 1801 parsellerde ise babası O.'dan ırsen intikal eden payının bulunduğu, 1087 ve 1799 parsellerdeki payını N.. D..'ye satttığından anılan taşınmazlarda babasından intikal eden payının olmadığı, O. Ç.'in ölümünden sonra mirasçılarından bir kısmının 26.08.1988 tarihinde adi yazılı taksim sözleşmesi yaptıkları, ancak taksime tüm mirasçıların katılmadıkları gibi taksime uygun harekette edilmediği, 1801 parselin 8-10 yıldır kullanılmadığı, diğer çekişmeli taşınmazların her birinin ayrı davalılar tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacı A.. Ç..'in 2.7.2001 tarihinde SHM'nin 2001/132 esasında 1799 parsel sayılı taşınmaz hakkında, A.. Ç.. ve M.. Y..'ın ise 10.04.2000 tarihinde SHM'nin 2000/57 esasında eldeki ecrimisil dosyasında çekişmeli olan 1087 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki tüm taşınmazlar hakkında davalılar aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açtıkları, SHM'nin 27.11.2006 gün 2000/57E-2006/340K sayılı ilamıyla dosyalar birleştirildikten sonra 1086 sayılı HUMK'nin 409.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davalılardan F.. C.., N.. D.., Ö.. D.., M.. E.., Y.. Ç.., M.. D.. tarafından 23.01.2003 tarihinde A.. Ç.., N.. İ.., Z.. Y.., H.. K.., M.. Y.., .Z.. İ.. aleyhine 1087 parsel dışındaki tüm çekişmeli taşınmazlar ile dava dışı bir kısım taşınmazların (63, 1799, 1801, 535, 155, 770, 1114, 1116 parsellerin ) O. Ç.'ten ırsen intikal ettiği, mirasçıları arasında 26.08.1988 tarihinde taksim sözleşmesi yapıldığı, taksim sözleşmesi uyarınca tapu iptali tescil ve bir kısım taşınmazlar üzerindeki binaların mülkiyetinin aidiyetinin tespitine karar verilmesi isteğiyle dava açtıkları, AHM'nin 18.05.2006 gün 2003/25E-2006/102K sayılı ilamıyla taraflar arasında yapılan 26.08.1988 tarihli taksim sözleşmesi içeriğinde Osman Ç.'ten intikal eden taşınmazların rızaen paylaşıldığı ancak sözleşmede tüm mirasçıların imzalarının bulunmadığı, keşifte dinlenen yerel bilirkişilerce taksimin yapılıp yapılmadığının bilinmediği, davalılardan Arif dışındakilerin taksimin yapıldığını belirtmişler isede davacıların rızai taksimi ispatlayamadıkları, rızaen taksimin kabul edilebilmesi için tüm mirasçıların biraraya gelerek terekeye dahil taşınmazları taksim etmiş olmaları, süregelen fiili kullanımın rızai taksime uygun olması, her bir mirasçının miras payına karşılık ne aldığının ispat edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 8.HDce onanarak 09.12.2010 tarihinde kesinleştiği, davacı A.. Ç..'in 03.10.2007 tarihinde temyize konu dosyanın davalıları aleyhine çekişmeli taşınmazlar ile dava dışı bir kısım taşınmazlar hakkında babası O.dan intikal eden ve R. Y.'dan satın aldığı paylara ilişkin ecrimisil davası açtığı, AHM'nin 15.04.2009 gün 2008/160E-2009/57K sayılı ilamıyla tarafların rızai taksim yaptıkları, davalıların taksime uygun kullandıkları, kötüniyetli olmadıkları intifaden men koşulununda oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davacıya 22.10.2009 tarihinde bizzat tebliğ edildiği halde süresinde temyiz etmeyerek aleyhindeki hükmün kesinleştiği, bunun üzerine davacı A.. Ç..'in 18.06.2010 tarihinde eldeki dosyada çekişmeli olan taşınmazlar hakkında temyize konu ecrimisil davasını ve ortaklığın giderilmesi davasını ayrı ayrı açtığı, Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/156 esas-2013/123 K sayılı ilamıyla mahkemece taraflar arasında taksimin yapılıp sonradan bozulduğu gerekçesiyle ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verildiği, henüz kesinleşmediği belirlenmiştir. Saptanan olgulara hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, 1801 parsel sayılı taşınmazın özellikle 8-10 yıldır kullanılmadığı ziraat bilirkişi raporu ve yerel bilirkişi anlatımlarıyla belirlendiğine göre anılan parsel yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davacının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; 26.08.1988 tarihinde adi yazılı taksim sözleşmesi yapılmış isede taksime Osman mirasçılarının tamamı katılmadığı gibi, yukarıda özetlenen davalar ile de taksim sözleşmesi bozulmuş ve davalılar yönünden intifadan men koşulu da gerçekleşmiştir. Kaldı ki davalılardan F.. C.., N.. D.., Ö.. D.., M.. E.., Y.. Ç.., M.. D.. tarafından taksime dayalı açılan tapu iptali ve tescil davası AHM'nin 18.05.2006 gün 2003/25E-2006/102K sayılı ilamıyla taraflar arasında geçerli bir taksim sözleşmesi bulunmadığı gerekçesiyle reddedilip temyiz incelemesinden geçerek 09.12.2010 tarihinde kesinleştiğine göre anılan ilam 6100 sayılı HMK'nin 303.maddesi uyarınca taraflarını bağlar. Diğer taraftan davacı tarafından çekişmeli taşınmazlar hakkında aynı iddialarla aynı paylar hakkında davalılar aleyhine 03.10.2007 tarihinde açılan ecrimisil davası AHM'nin 15.04.2009 gün 2008/160E-2009/57K sayılı ilamıyla reddedilip temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu durumda; anılan mahkeme kararı 03.10.2007 tarihine kadar olan ecrimisil isteği yönünden kesin hüküm niteliğindedir. Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar. O halde 8-10 yıldır kullanılmadığı ziraat bilirkişi raporu ve yerel bilirkişi anlatımlarıyla belirlenen 1801 parsel sayılı taşınmaz dışındaki çekişmeli taşınmazlar yönünden 03.10.2007 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için davacının payı oranında bilirkişi incelemesiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.