MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/02/2011NUMARASI : 2008/72-2011/15 Taraflar arasında görülen sicil kaydının iptali ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, Yargıtay 4.Hukuk Dairesince duruşma günü olarak saptanan 19.06.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat K. B. ile karşı taraftan davalı vekili Avukat S. G.duruşmaya gelmişler, açık duruşma Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapıldıktan, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlenip, duruşmanın bittiği bildirilip, bu dairenin görevsizliği nedeniyle dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderildiği ve Hukuk Dairesi Başkanlar Kurulunca da Dairemizin görevli olduğuna karar verildiği anlaşılmakla, Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Davacılar, ortak mirasbırakan babaları Muammer Örender'in adına trafikte kayıtlı 34 THU 64 ( eski 34 FE 577 ) plaka sayılı ticari taksiyi kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğlu Kamil'e devrettiğini ileri sürerek, yapılan satış sözleşmesinin iptali ile aracın terekeye iadesini olmazsa mahfuz hisselerin tespiti ile kendilerine teslimini istemişlerdir. Mahkemece, 1.4.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca otomobil menkul mal hükmünde olduğundan işlemin muvazaalı olmadığı, ayrıca tarafların 8.10.2008 tarihli Miras Taksim Sözleşmesi ile miras taksim konusunda sulh oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İddianın içeriği ve özellikle ileri sürülüş biçiminden, davanın muris muvazaası mümkün olmadığı takdirde tenkis hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Yapısı itibariyle bir taşınır mal olmasına karşın, trafikte kayıtlı bir aracın mülkiyetinin geçişi bir taşınır, hatta taşınmazdan daha farklı bir hukuki düzenlemeye tâbi tutulmuştur. Bu düzenleme tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin devir tarihi itibariyle görevli resmi makâmlarca yapılacağı şeklinde belirtilmiştir. Böylece, aracın satış yoluyla mülkiyetinin geçmesi için trafik bürolarınca bir sözleşmenin yapılması gerektiği öngörülmüştür. Böyle bir sözleşmenin geçerli olmasının resmi biçim koşuluna bağlı olduğu ve Kanun Koyucunun, bir aracın mülkiyetinin geçişi için resmi bir sözleşme yapılmasını zorunlu kıldığı kuşkusuzdur. Demek oluyor ki, böyle bir devir işleminin hukuki sonuç doğurması için, o sözleşmenin resmi biçimde yapılması bir geçerlilik koşuludur (Türk Borçlar Kanunu (TBK) 12/1. Borçlar Kanunu (BK'nun 11/2. maddeleri ve 2918 sayılı Kanun'un 20/d maddesi). Ancak bu hâlde yanların iradelerine hukuki sonuç bağlanabilecektir. Görüldüğü gibi, trafikte kayıtlı araçlar, yapıları itibariyle taşınır mal da olsalar mülkiyetlerinin geçişi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenleme koşuluna bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, alıcı ancak satış senedinde belirtilen hukuki neden gereğince (satış ise satış, bağış ise bağış) aracın mülkiyetini kazanabilecektir. Eğer bu konuda yanlar arasında bir danışıklılık varsa ve gerçekte bağış olan irade satış gibi gösterilmişse, gerçek iradelerin resmi senette birleşmemiş olması nedeniyle mülkiyet de geçmeyecektir. Yanların gerçek iradeleri ile senede yansıyan iradeleri birleşmediğinden, geçerli hukuki bir sonuç ortaya çıkmış sayılmayacak, delillerin imkân vermesi koşulu ile danışıklı bir işlemin varlığının kabul edilmesi gündeme gelecektir. Bu halin de işlemin iptaline neden olacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; muris muvazaasıyla ilgili 1/4/1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının tapulu taşınmazların satışıyla ilgili ve konusuyla sınırlı olması nedeniyle uyuşmazlık konusu olayda uygulanması olanaklı değildir. Ancak; muvazaalı işlemlerin bağlayıcı bir hukuki sonuç doğurmayacağı 6098 sayılı TBK. 19. (818 sayılı BK. 18.) maddesinde genel bir ilke olarak düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Bundan dolayı, somut olaydaki uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK'nun 19. maddesi kapsamında değerlendirilip çözümlenmesi gerekeceği ve incelemenin yapılacağı açıktır. Hâl böyle olunca, davacı tanıkların sözünü ettikleri Gökçeada Noterliğinden 34 FE 577 plaka sayılı taksinin ( 1979 - 1980 yıllarında yapılan işlemler taranmak suretiyle) mirasbırakan Muammer tarafından davalı Kamil'e devir sözleşmesinin dosya içerisine alındıktan sonra davacıların talebinin TBK'nun 19. maddesi kapsamında incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.