Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12702 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5515 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki davadan dolayı ... ... 19.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 09.05.2013 gün ve 2012/368E-2013/137K sayılı hükmün bozulmasına dair 19.12.2013 gün ve 2013/13722E-2013/18325K sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, tetkik hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir Mahkemece ; davanın 1 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Dairece “... 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 28. maddesinin (818 sayılı Borçlar Yasasının 21. maddesi) 1. fıkrasında; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği taktirde zarar gören durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek edimin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebileceği, 2. fıkrasında da "Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği, zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabileceği " hükmüne yer verildiği, somut olaydaki belirlenen olguların anılan yasal düzenleme çerçevesinde değerlendirildiğinde; davacı kayıt maliki Saime Uzunalp'in taşınmazın tamamının temlik edildiğini akit tarihinde değil ihtarnamenin tebliği tarihi itibariyle öğrendiği, davalının savunmasını gerek sözleşmeler gerekse aleyhine keşide edilen ihtarname ile delillendirdiğinden davanın süresinde açıldığı kabul edilip işin esasına girilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kat irtifakı ve kat mülkiyeti kurulu olmayan, depolu, kargir apartman niteliğindeki dava konusu 577 ada, 41 parsel sayılı taşınmaz, davacılardan ... adına kayıtlı iken 20/04/2010 tarihli satış akdi ile davalıya temlik edildiği, anılan taşınmaz üzerinde Bankpozitif Kredi Kalkınma Bankası lehine 2. derecede 31/05/2007 tarihli 1.500.000,00.-TL., 1. derecede 25/05/2007 tarihli, 1.000.000 USD ipotek tesis edildiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi sonucu ... 10. İcra Müdürlüğünün 2009/2648 Esas sayılı dosyası ile taşınmazın ihaleye çıkarıldığı, ... 2. icra Müdürlüğünün 2009/1272 Esas sayılı talimat dosyasında kıymet taktirinin 5.000.000,00.-TL. olarak belirlendiği, icra kanalıyla satışını önlemek amacıyla taşınmazda kayıt maliki olmayan ... ile davalı arasında temlikten önce 31/03/2010 tarihli ve temlikten sonra 22/02/2011 tarihli iki ayrı sözleşme yapıldığını, anılan sözleşmelerde özetle "...... adına kayıtlı taşınmazın 1/3'ünün davalıya temliki karşılığında 750.000 USD ödenmesinin kararlaştırıldığı, taşınmazın 1/3 'ü temlik edilmiş olsada kullanım hakkının ve 31/03/2012 tarihine kadar taşınmazın satış yetkisinin ...'a ait olduğu, 31/03/2011 tarihine kadar satış gerçekleşmezse aylık 9.500 USD kira ödeneceği, 31/03/2012 tarihine kadar taşınmazın satışı gerçekleşmezse 1.650.000 USD karşılığında 1/3 payın ... tarafından satın alınacağı, bu arada imar usulsüzlüğü, yıkım veya kamulaştırma yapılması halinde ...'a 1.650.000 USD ödenmesinin kararlaştırıldığı ", 20/04/2010 tarihinde taşınmazı temellük eden davalı tarafından davacı ...'a 02/04/2012 tarihli tahliye istemli ihtarname keşide edildiği, eldeki davanın ise 08/10/2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar; çekişmeli taşınmazın 1/3 payının satışı konusuda anlaştıklarını, gerek temlik öncesi gerekse temlik sonrası yapılan sözleşmelerde bu hususun belirlendiğini, ancak temlik sırasında zor durumundan ve bilgisizliğinden yararlanılarak 1/4 oranında bir bedelle taşınmazın tamamının temellük edildiğini, edimler arasında orantısızlık olduğunu, taşınmazda 2/3 oranında mülkiyet hakkı olduğu düşüncesiyle 31/03/2010 ve 22/02/2011 tarihli sözleşmelerin yapıldığını, anılan sözleşmelerde 31/03/2012 tarihine kadar gerek kullanım gerekse önalım hakkının davacılardan ...'a tanındığını, tahliye ihbarnamesi ile taşınmazın tamamının davalıya temlik edildiğini öğrendiklerini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. İddianın ileri sürülüş biçiminden ve dava dilekçesinin içeriğinden; davanın aşırı yararlanma (gabin) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. 6098 sayılı TBK'nu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanununun 21.maddesinde “Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde, eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder” denilmiştir.6098 sayılı TBK'nun 28 maddesinin 2. fıkrasında "Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği, zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilecektir” yönünde düzenleme getirilmiştir. 6101 sayılı TBK'nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanununun 5.maddesinde ise “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanununda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur. Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz” hükmüne yer verilmiştir. TBK'nun 28.maddesinde, mülga Borçlar Kanununun 21.maddesinde düzenlenen süreden farklı özel bir hakdüşürücü süre öngörülmüştür. Somut olayda çekişmeli taşınmaz 818 Sayılı Borçlar Kanununun yürürlük tarihinde davalıya temlik edilmiş ve akdin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıllık süre dolmuş isede temyize konu dava TBK'nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6101 Sayılı Kanunda belirtilen 1 yıllık ek süre içinde açılmıştır. Hal böyle olunca; işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda inceleme ve araştırmanın yapılması oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Dairece maddi yanılgıya dayalı olarak TBK'nun 28. maddesi gözetilerek bozma yapılmıştır. Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.'nun 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 19.12.2013 gün ve 2013/13722E-2013/18325K sayılı bozma kararının açıklanan nedenlerden dolayı ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 09.05.2013 gün ve 2012/368E-2013/137K sayılı hükmünün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.