Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1267 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 79 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/11/2007NUMARASI : 2005/169-2007/161Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kadastroca davalı adına tespit edilen taşınmazın Sakarya Nehri'nin terki olması nedeniyle mülkiyetin Hazineye ait olduğunu ileri sürüp, tapulama tespitinin iptali ile Hazine adına tescilini istemiş, davalının ölü olduğu anlaşıldığından mirasçıları davaya dahil edilmiştir.Davalılar, taşınmazın dere yatağı olmayıp, öteden beri tarım arazisi olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali, tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı Hazine, davalı M. K.adına kadastroca tespit edilen 62/1276 parsel sayılı taşınmazın Sakarya Nehri'nin yatak değiştirmesi sonucu oluştuğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Ne varki, davalı M.K.dava açılmadan önce 05.04.1978 tarihinde öldüğü dosyada bulunan kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir.HUMK.taraf Ehliyetini tanımlamamış 38.maddesiyle Medeni Kanuna yollamada bulunmakla yetinmiştir.Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini,medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış,8,28,47 ve 48.maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını,her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir.Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarakta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28.maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır.Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HUMK.nu dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır.Nitekim 4.5.l978 tarih l978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı,dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Mahkemece, kendiliğinden (resen) gözönünde bulundurulması gereken bu usul kuralı gözardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir. Hal böyle olunca dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı hakkında açılan davanın reddi gerekirken, işin esasına girilip kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.Temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.