Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1266 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12583 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/07/2008NUMARASI: 2008/86-2008/95Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kadastroca davalılar adına tespit edilen taşınmazın Sakarya Nehri'nin terki olması nedeniyle mülkiyetin Hazineye ait olduğunu ileri sürüp tapulama tespitinin iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece " 3402 Sayılı Yasanın 17.maddesinin öngördüğü imar ihya ile iktisap koşullarının davalı taraf yararına gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, tüm taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı S.A. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamında gerektiği şekilde işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Ne varki, yargılama sırasında ölen davalı S.A. mirasçısı dahili davalı S. A.'ın temyiz dilekçesine eklediği çalışma ve ikamet belgelerine göre bu davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu anlaşılmış; adı geçenin temyiz dilekçesine çekimeli taşınmazla ilgili tapu kayıtları eklediği görülmüştür.Oysa, davalı taraf yargılama sırasında herhangi bir tapu kaydı ibraz etmemiş ve tapu kaydının varlığına dair bir savunma yapmamıştır.Mahkemenin incelenmesine sunulmayan bir hususun temyiz konusu yapılması genel olarak doğru değilsede, Anayasanın 35.maddesi ve devletimizinde kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin eki olan protokolün 1.maddesi ve Türk Medeni Kanununun 683.maddesinde öngörüldüğü üzere tapu kaydının sağladığı mülkiyet hakkının korunması bakımından tapunun değer taşıyacağı ve buna göre davalı tarafın bulunduğu tapunun çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığını tespit yönünden zorunlu olarak uygulanması ve değerlendirilmesi gerekeceği açıktır...Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur. Hal böyle olunca, temyize gelenin ibraz ettiği tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi, yukarıdaki ilkeler gereğince mahalline uygulanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı Selçuk Argat'ın temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.