Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1266 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11375 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : BEYLİKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/03/2007NUMARASI : 2004/33-2007/20Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakan dedeleri A........1352,3319 ve 3460 parsel sayılı taşınmazlarını mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak gelini davalı Safiye’ye ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiğini, davalının murisin bakımıyla ilgilenmediğini, 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazını da yine muvazaalı olarak mal kaçırmak amacıyla diğer davalı Nazmi’ye devrettiğini ileri sürerek, payları oranında iptal ve tescil olmazsa tenkis isteminde bulunmuşlardır.Davalılardan S., bakım koşullarını yerine getirdiğini, diğer davalı N.ise çekişmeli taşınmazın bitişiğinde arazileri olması sebebiyle taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 1352 ,3319 ve 3460 parsel sayılı taşınmazların miras bırakan A...... tarafından 13.8.2002 tarihli akit ile ölünceye kadar bakmak koşuluyla davalılardan S.......'e 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazın ise, 23.5.2002 tarihinde davalı Na......'e satış yoluyla temlik edildiği anlaşılmaktadır.Gerçekten de, 139 ada 11 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak miras bırakanın davalı Na......yapmış olduğu temlikin muvazaalı olmadığı kanıtlanmak suretiyle mahkemece bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine,Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince, davacılar davalı S........ölünceye kadar bakım aktiyle devredilen 1352,3319 ve 3460 parsel sayılı taşınmazların muvazaalı olarak kendilerinden mal kaçırma amacıyla temlik edildiğini ileri sürmüşlerdir.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince, davacıların miras bırakanın torunları davalı S....ise gelini olduğunu dosya kapsamı ile sabittir.Diğer taraftan temlike konu bu taşınmazların miras bırakanın tüm mal varlığını teşkil ettiği anlaşılmaktadır.Bir kimsenin bir iki parça taşınmazını veya taşınmazdan pay temlik etmek suretiyle kendisine baktırma olanağı varken tüm malvarlığını teşkil edecek şekilde taşınmazlarını ölünceye kadar bakma aktiyle devretmiş olması hayatın olağan akışına uygun düştüğü söylenemez.Öyle ise, anılan bu olgu yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın akit yapmaktaki amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, ölünceye kadar bakma akdine konu edilen 1352,3319 ve 3460 nolu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde bir yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması yerinde değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.