MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2012/71-2013/147Yanlar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, satışın 24.08.2007 tarihinde 2.000.-TL bedelle tapuda yapıldığı, resmi nitelikteki sözleşmenin aksinin ancak resmi belge ile kanıtlanması gerektiği, akdin tarafının muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak davacı; davalı ile 03.08.2007 tarihinde evlendiklerini, davalının baskısı ve ölünceye kadar bakacağı vaadiyle kendisini kandırması üzerine 15882 ada 10 parselde bulunan 22 nolu bağımsız bölümdeki ½ payını 24.08.2007 tarihinde kendisine bakması karşılığında intifa hakkını üzerinde bırakarak davalıya temlik ettiğini, davalının evin tapusunu aldıktan sonra ilgilenmediğini, bu sebeple açtığı boşanma davasının davalı kusurlu bulunarak kabul edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğiyle dava açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK 33. (1086 sayılı HUMK 76.) maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir. Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, açıkça hile hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; Hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/l. (6098 sayılı TBK.nun 36/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Ne var ki, mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapılmış değildir. Hal böyle olunca, öncelikle davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, davanın süresinde açıldığının tespiti halinde yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, ondan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelemede hataya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.